

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre Yetki Sözleşmesi
40
Yetki sözleşmesi genellikle başka bir sözleşmenin parçası, yetki
şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak buna rağmen yetki şartını
ayrı bir sözleşme olarak görmek gerekir ve bu nedenle asıl sözleşme-
nin geçersizliğinden yetki sözleşmesinin etkilenmemesi gerekir. Asıl
sözleşmenin şekil eksikliği halinde de aynı şekilde olmalıdır
121
.
Yetki sözleşmesinin geçerli olup olmadığı konusunda taraflar ara-
sında ihtilaf çıkarsa yine sözleşmeyle yetkilendirilen mahkemeye baş-
vurulabilecektir. Zira, sözleşmenin geçerli olup olmadığı veya etkileri
konusunda da sözleşmeyle yetkilendirilen mahkeme karar verecek-
tir
122
. Stuttgart Eyalet Mahkemesi de bir kararında böyle bir durumda
tarafların irade beyanlarının yorumunun önemine dikkat çekmiş ve
sözleşmede kullanılan
“bütün uyuşmazlıklar”
ifadesinin sözleşmenin
varlığı ve geçerliliğini de kapsadığı sonucuna varmıştır
123
.
İrade fesadı hallerinde (hata, hile, ikrah) Borçlar Kanunu’ndaki
hükümlere (BK m.24 vd.)
124
dayanılarak sözleşmenin iptali mümkün-
dür. İptal, sözleşmeyle yetkili kılınan mahkemede dava açılmasından
sonra dahi mümkündür. Ancak davalı irade fesadı sebebiyle sözleş-
menin geçersizliğini, dolayısıyla mahkemenin yetkisiz olduğunu ile-
ri sürmeden davanın esasına girmişse, artık iptal imkânı hem davacı
hem de davalı için düşmüş olacaktır
125
. Zira süresi içinde yetki ilk itira-
zında bulunulmamışsa sonradan bu itiraz ileri sürülemez.
Yetki sözleşmesinin şarta bağlı olarak yapılmasında bir sakınca
bulunmamaktadır. Ancak şartlı sözleşmelerde, dava açıldıktan sonra
şartın gerçekleşmesi, yetkili hale gelmiş olan mahkemenin yetkisini or-
tadan kaldırmayacaktır
126
.
121
Üstündağ, s.221; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s.184.
122
Üstündağ, s.221; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s.184.
123
OLG Stuttgart, Urt.v.8.11.2007-7 U 104/07, MDR 2008/12, s.709-710. Yargıtay da
benzer bir konuda aynı yönde karar vermiştir.
“Senette öngörülen “alacağın” za-
manaşımına uğrayıp uğramadığı olgusu yetkili yerin saptanmasına engel teşkil etmez.
Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde yetkili mahkemede bu iddianın tartışılıp de-
ğerlendirilmesi ayrı bir hukukî mesele olup, senette yer alan yetki sözleşmesini geçersiz
kılmaz.”
Yargıtay 12.HD., 2006/1884 E., 2006/5474 K., 16/03/2006 T., Hukuk Türk
Mevzuat ve İçtihat Veritabanı İstanbul Barosu Bilgi Bankası, erişim: 16.08.2011.
124
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda
bu hükümler 30 vd. maddelerinde düzenlenmiş, hata yerine yanılma, hile yerine
aldatma, ikrah yerine korkutma kavramları tercih edilmiştir.
125
Stein/Jonas, s.690-691; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s.184.
126
Stein/Jonas, s.691-692; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s.184.