

TBB Dergisi 2012 (98)
AİHM Türkiye Raporu
459
maddesinin 1. fıkrası, tutukluluk kararlarında her davada adli
kontrol alternatifinin neden yetersiz olacağı da belirtilmek sure-
tiyle, kararın hukuki ve fiili sebeplerine yer verilmesini gerektir-
mektedir. Ancak bu alternatif mekanizmalar halen pratikte geniş
ölçüde uygulanmamaktadır. Komiser’e özellikle kefaletin mahke-
meler tarafından hemen hemen hiç kabul edilmediği bildirilmiştir.
Tutukluluk süresi sınırının uzunluğu
38. Her ne kadar yeni TCMK, tutuklu tutma süresinde aşılamayacak
üst sınırlar getirdiyse de Komiser, bu sınırların, özellikle de devlet
güvenliğine karşı işlenen suçlarda hâlâ çok uzun olduğunu dü-
şünmektedir. Örneğin, ağır ceza mahkemelerinin yetki alanı için-
deki suçlar için TCMK’nın 102. maddesinde belirlenen üst zaman
sınırı iki yıldır ve bu süre üç yıl daha uzatılabilmektedir. Bu süre
sınırları devlet güvenliğine ilişkin belirli suçlar için 252. maddeyle
iki katına çıkarılmaktadır, ki bu da maksimum yasal tutukluluk
süresini on yıla uzatmaktadır. Komiser bu süre sınırlarının aşırı
uzun olduğu görüşündedir.
39. Ayrıca, bu süre sınırları 2004 yılında yapılan TCMK reformunun
bir parçası olmakla birlikte, yürürlüğe girmeleri 2010’un sonuna
kadar ertelenmiştir. Komiser’e, kanunun lafzının geniş olması ne-
deniyle Yargıtay’ın bu hükümleri kısıtlı bir şekilde yorumladığı
bildirilmiştir: Pratikte, kişilerin farklı zamanlarda farklı suçlarla
suçlandığı davalarda, kişiler kendilerine yöneltilen her suçlama
için bağımsız olarak tutuklu kalabilmekte ve böylece tutukluluk
süreleri birbirine eklenmektedir. Süre sınırının, dava Yargıtay’da
bekletilirken uygulanmadığı da görülmektedir.
Etkili bir iç hukuk yolu ve tazminat imkânının olmaması
40. Komiser, Türk makamlarının, yeni TCMK’da tutukluluğun devam
etme gereğinin şüpheli ya da sanık kişinin talebi üzerine hem dü-
zenli bir şekilde (her otuz günde bir) hem de gerektiğinde hâkim
kararıyla yeniden incelenmesini sağlayarak uygun bir iç hukuk
yolu yaratma çabalarını takdir etmektedir.