

Tutuklamaya İlişkin Temel Sorunlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin...
42
te sayıca çok olmasa da AİHM’nin farklı sonuca vardığı kararları da
mevcuttur
36
.
“Adlî kontrol”
, tutuklamada oranlılık ilkesinin bir gereği olarak
37
,
hâkimi tutuklama ile serbest bırakma arasında bir seçime zorlamamak
amacıyla getirilmiş çok yerinde bir müessesedir. Hâkim, ölçülülük
ilkesini göz önünde bulundurmak suretiyle tutuklamadan önce, adli
kontrol hükümlerini değerlendirmek zorundadır. Yapılacak bu de-
ğerlendirme neticesinde adli kontrol hükümlerinin uygulanması ile
amaca ulaşılabilecek ise hangi gerekçe ile olursa olsun (kamu vicda-
nı, halkın adalet hislerinin tatmini, olası cezaya mahsuben peşin ceza,
ibret, suçun yeniden işlenmesinin önlenmesi vs…) tutuklamada ısrar
edilemez. Bu durum masumiyet karinesiyle de, oranlılık ilkesiyle de
bağdaşmaz ve gerek ceza muhakemesi, gerekse insan hakları ilkele-
rine tümüyle aykırıdır
38
. İlgilinin bütünüyle özgürlüğünden yoksun
36
20 Mayıs 2010 tarihli Aytimur/Türkiye davasında (Başvuru no: 20259/06) genel
yaklaşımının aksine AİHM, bu tutukluluk süresinin iç hukuka uygun gerçekleşti-
ğine ve AİHS’nin 5/3 maddesinde öngörülen tutukluluk süresi sınırlarını aşmadı-
ğına itibar etmektedir (Bkz. Brogan vd.-Birleşik Krallık, 29 Kasım 1988). Özellikle
Nusaybin Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yasadışı silahlı bir örgütün mensu-
bu olmakla itham edilen başvuran hakkında ihzar müzekkeresi çıkarıldığını göz
önünde bulunduran AİHM yapılan bu işlemin
«gerekli»
olup olmadığı hususuna
olumlu karşılık vermektedir (Daş-Türkiye no: 74411/01, 8 Kasım 2005) AİHM,
(Bkz. Caner Canöz-Türkiye no: 28480/02, 5 Aralık 2006). AİHM başvuranın tutuk-
luluk süresinin uzunluğunun yaklaşık dokuz ay olduğunu gözlemlemektedir. Bu
süre boyunca iç hukuktaki mahkemeler başvuranın tutukluluk halini incelemiş
ve özellikle işlenen suçun niteliğini ve kanıtların durumunu göz önünde bulun-
durarak tutukluluğun devamına karar vermiştir. Mevcut koşullarda AİHM, söz-
konusu tutukluluk süresinin uzunluğunun AİHS’nin 5/3 maddesi hükümlerine
karşı bir ihlali oluşturmadığı kanısına varmaktadır. Benzer yönde Feti Ateş ve
Diğerleri/Türkiye davasında
(Başvuru no. 34759/04, 28588/05, 1016/06 ve 19280/06)
AİHM
,
başvuranın itham edildiği suçun niteliği göz önüne alındığında, tutuklu
bulunduğu sürenin makul olduğunu gözlemlemektedir. Ayrıca, başvuranın tu-
tuklu yargılandığı sürenin yetkili makamların gerekli özeni göstermemesine atfe-
dilebileceğini gösteren herhangi bir belge sunmamış ya da iddia öne sürmemiş ol-
duğunu belirlemektedir (bkz.
Kılıçöz/Türkiye
, no. 26662/05, 14 Eylül 2010). Sonuç
olarak, söz konusu şikayetin açıkça dayanaktan yoksun olduğu ve AİHS’nin 35.
maddesinin 3. ve 4. paragrafları uyarınca reddedilmesi gerektiği sonucuna var-
maktadır.
37
ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM/SIRMA/SAYGILAR/ALAN, s. 428.
38
Aynı yönde, TEZCAN/ERDEM/SANCAKDAR/ÖNOK, s. 177. Ayrıca ülkemiz-
de yaygın olarak yapıldığı gibi, yalnızca suçun ağırlığına dayalı olarak tutukla-
ma kararı verilmesi AİHS’e aykırıdır. SÜRÜCÜ Sinan A., İnsan Hakları Avrupa
Mahkemesi Kararlarında ve Türkiye’de Tutuklama, Ankara 2010, s. 107. Bu yönde
AİHM’in Mamedova/Rusya (1.6.2006) Eken/Türkiye (8.8.2006) kararları örnek
olmuştur. TEZCAN/ERDEM/SANCAKDAR/ÖNOK, s. 178.