

AİHM Türkiye Raporu
480
kısıtlamaların, örneğin haberleşmenin yasal takibinin çabuklaş-
tırılması suretiyle soruşturmayı ve dava açmayı kolaylaştırma-
sıdır. Bu tür durumlarda, mahkeme daha sonra suç örgütünün
varlığı iddialarını reddetse bile, hâkimin bu şekilde izin verdiği
koruma tedbirleri yasal sayılmakta ve böylece elde edilen her-
hangi bir delil, bu nedenle mahkeme tarafından geçerli olarak
kabul edilebilmektedir.
94. Çok sayıda ilgili hâkim ve savcıyla yaptığı toplantılarda
Komiser’e, Türk hukuk sistemi çerçevesinde, özel yetkili ağır
ceza mahkemelerinin genişletilmiş coğrafi faaliyet alanları sa-
yesinde, farklı illeri etkileyen bazı çok karmaşık organize suç
davalarının kovuşturulmasına olanak sağladıkları yönünde bil-
giler iletilmiştir. Komiser, böyle genişletilmiş coğrafi yargılama
yetkisinin, mahkemelerin özellikle yeni tip organize suçların
üstesinden gelmesi bakımından gerçekten gerekli olabileceğini
kabul etmektedir. Savcılar ayrıca Komiser’e, özel yetkilerin idari
ön izne gerek kalmaksızın devlet memurları aleyhine soruşturma
açmaya olanak verdiği bilgisini vermiştir (oysa özel yetkili ağır
ceza mahkemelerinin baktığı davaların niteliği nedeniyle bunun
cezasızlıkla ilgisi yok gibi durmaktadır).
95. Buna karşılık, bu mahkemelerde savunma hakkına getirilen kı-
sıtlamalar, Komiser için önemli bir endişe kaynağıdır. Komiser,
baroların yanı sıra Türkiye Barolar Birlği’nin bu tür kısıtlamala-
rın savunma avukatları için mesleklerini icra etmekte önemli bir
engel oluşturduğuna dair kaygılarına önem vermektedir. Komi-
ser, savunma haklarına getirilen yukarıda söz edilen kısıtlamalar
ve ağır ceza mahkemeleri söz konusu olduğunda ikiye ayrılmış
bir hukuk sistemi yaratılması ihtimali karşısında, ciddi kaygılar
taşımayı sürdürmektedir. Komiser ayrıca son yıllarda TCMK’nın
250-252 sayılı maddeleri uyarınca mahkemeye taşınan davala-
rın ve soruşturmaların sayısında artış olduğunu belirten haber-
lerden kaygı duymaktadır. Yasaların sağladığı usule ilişkin gü-
vencelerden herhangi bir uzaklaşma çok istisnai olmalıdır ve bu
istisnaların genelleştirilmesi hukukun ve adil yargının ruhuna
aykırı olacaktır.