

Yargıtay Kararları
444
Şu durumda incelenmesi gereken ön sorun; sanıklara baroca tayin
edilmiş bulunan zorunlu müdafi huzurunda verilen kararın ayrıca sanıkların
kendilerine de tebliğ edilmesinin gerekip gerekmeyeceği ile ilgilidir.
Yukarıda ana hatları ile belirlenen uyuşmazlığın çözümü için bu
husustaki düzenlemeler ve bu düzenlemelerle ilgili olarak yerleşik
uygulamalarda benimsenen ilkeler ışığında somut olayımıza baktığı-
mızda;
Sanıklar haklarında hırsızlık suçundan Bursa Cumhuriyet Baş-
savcılığı tarafından 21.11.2000 tarihli iddianame ile kamu davasının
açılması üzerine Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapı-
lan yargılama sırasında 21.04.2005 tarihli oturumda Baro Başkanlığı-
na müzekkere yazılarak sanıklara müdafi tayini istenmiş, 19.07.2005
tarihinde Baro Başkanlığınca sanıklar müdafi olarak görevlendirilen
Avukat Ö.B. 08.12.2005, 09.05.2006, 26.09.2006, 30.11.2006, 19.12.2006
ve 22.03.2007 tarihli oturumlara iştirak etmesine rağmen sanıkların
bu oturumlarda kendilerine atanan müdafi ile bir araya gelmedikleri
gibi dosyada kendilerini temsil eden müdafiden haberdar edildikleri-
ne dair herhangi bir belgeye rastlanılamamış, sanıkların katılmadığı
oturumlarda sanıkları temsil eden zorunlu müdafi tarafından sanıklar
lehine taleplerde bulunulmuş, hüküm de yine son oturumda baroca
tayin edilmiş bulunan müdafiin yokluğunda tefhim edilmiştir.
Avukat Ö.B.’ye 13.02.2008 tarihinde hüküm tebliğ edilmiş, sanıklar
1 haftalık yasal temyiz süresi geçtikten sonra 21.02.2008 ve 22.02.2008
tarihli dilekçeleri ile (süresinden sonra) kararı temyiz etmiştir. Sonra-
sında dosya Cumhuriyet Başsavcılığımıza intikal etmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığımızca temyiz davasının süresinde açılma-
ması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiş,
Yargıtay 6. Ceza Dairesi de aynı gerekçelerle yerel mahkeme kararının
onanmasına karar vermiştir. Sanıklar hakkındaki hükmün bu şekilde
temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleştiği kabul edilerek dosyanın
mahalline iade edilmesinden sonra sanıklar tarafından verilen çeşitli
tarihli dilekçeler sonuç itibariyle ret kararına karşı sanıklar lehine iti-
raz yoluna başvuru talebi olarak değerlendirilmiştir.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 493/1. mad-
desinin üst haddinin 5 yıl hapis cezasını gerektirmesi nedeniyle, 5271