Background Image
Previous Page  115 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 115 / 537 Next Page
Page Background

Gizli Tanık

114

lanması gerekmektedir

54

. Ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri

ancak bir hukuk devletinde uygulanabilir

55

. Tanıkların korunmasına

dair olan hükümler savunma hakkını sınırlandıracak bir biçimde uy-

gulanamaz (TKK m. 9/son).

B) Doğrudan Doğruyalık (Vasıtasızlık) İlkesi

Hâkim ya da mahkeme, suça konu fiilin oluşumundan mümkün

olduğunca doğrudan ve araya başka hiçbir araç girmeksizin bilgi

sahibi olmalıdır

56

. Hâkimin kararını delillerle doğrudan doğruya,

bizzat temasa geçerek vermesini ifade eden ilkeye doğrudan doğru-

yalık (vasıtasızlık) ilkesi denmektedir

57

. Hâkim üzerinde dolaylı etki

bırakılmamalı,

aydınlatılması gereken maddi gerçek ve fiil belirlen-

meli, yalnızca orjinal delillere başvurulmalıdır. Hâkimin üzerinde

doğrudan etki bırakılması için mahkeme/hâkimin kesintisiz şekilde

hazır bulunmalıdır. Genel olarak ceza muhakemesinin duruşmanın

ve delil ikamesinin temel ilkelerinden biri olan doğrudan doğruya-

lık (vasıtasızlık) ilkesi kanunumuzda açıkça düzenlenmiş değildir

58

.

54 Örgütlü suçlulukta tanıkların çeşitli baskı yöntemleri ile tanıklıktan vazgeçirilme-

si ya da gerçeğe aykırı tanıklıkta bulunmaya zorlanması gibi durumlarla sık sık

karşılaşılmaktadır. Bu bakımdan bir hukuk devletinde güven ve düzenin sağlan-

ması bakımından sanık hakları ile tanıkların korunması arasında bir denge sağ-

lanması gereği ortaya çıkmaktadır (TURGUT, s.62).

55 ÖZBEK/KANBUR/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, s.49.

56 ÖZBEK/KANBUR/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, s.78.

57 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM/SIRMA/SAYGILAR/ALAN, s.157; ÖZBEK/

KANBUR/DOĞAN/ BACAKSIZ/TEPE, s.78,

Şahin’e

göre ilkenin maddi ve şekli

olmak üzere iki farklı boyutu vardır: Şekli anlamda doğrudan doğruyalık ilkesi,

hüküm verecek olan mahkemenin ileri sürülen delilleri kural olarak bizzat değer-

lendirmesini, herhangi bir aracı kullanmamasını ve böylelikle doğrudan bir kana-

at edinmesini sağlar. Maddi anlamda doğrudan doğruyalık ilkesi ise, yargılama

makamının olayı kaynağından öğrenmesini, olay hakkında bilgi sahibi olan kişi-

nin duruşmada bizzat dinlenmesi suretiyle güvenilir şekilde delil elde etmesini

ifade eder. (ŞAHİN, s.97).

58 CMUK döneminde, ilkeyi düzenleyen en önemli hüküm olarak kabul edilen

m.243’e göre; “Bir vakıanın delili bir tanığın şahsi malumatından ibaret ise bu

tanık duruşma esnasında dinlenir. Tanığın daha evvelce tanıklığını ihtiva eden

tutanakların ve yazılı beyanlarının okunması şifahi tanıklık yerine geçemez”.ŞA-

HİN, s.93. CMK’da ilgili hükme karşılık düzenlenen madde 210’da duruşmada

okunmayacak belgeler sayılmıştır. Hükme göre; “

Olayın delili, bir tanığın ifadelerin-

den ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir.Daha önce yapılan dinleme sırasında

düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez. Ta-

nıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde önceki ifadesine iliş-

kin tutanak okunamaz

.” Maddede bir olayın delilinin bir tanığın ifadelerine dayan-