Background Image
Previous Page  117 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 117 / 537 Next Page
Page Background

Gizli Tanık

116

d). Hâkim bakımından önemli olan, fiile mümkün olduğunca en yakın

olan delilin bulunmasıdır. Olayı doğrudan yaşamış tanık tercih edil-

melidir

63

.

Bu durumun bir getirisi olarak sanığın, tanığa soru sormak ve ifa-

desinin gerçeğe uygun olup olmadığını ortaya çıkarma konusunda

yeterli ve etkili olanağa sahip olması gerekir

64

. Tanığın haklı bir men-

faat söz konusu olduğunda, duruşmada teşhis edilemeyecek şekilde

dinlenebilir. Sonuç olarak ağırlık kazanan görüş uyarınca, savunma,

tanığın beyanının içeriği hakkında vasıta olmaksızın bilgi edinebilmeli

ve tanığa doğrudan soru yöneltebilmelidir

65

.

63 AİHM, tüm delillerin sanığın huzurunda halka açık bir yargılamada ele alınma-

sı ve yüzyüze bir yargılamaya konu yapılması gerektiğini belirtmektedir. Ancak

somut olayın özelliklerine göre delilin doğrudan ele alınmasının imkansız olması

ve sanığın suçu işlediği konusunda tek delil olması koşuluyla tanığın önceki ifa-

desinin duruşmada okunması veya anonim tanığın ifadesi hakkında ifadeyi alan

memurun tanık olarak dinlenmesinin AİHS m. 6/I ve III (d) ile bağdaşabilece-

ği sonucuna varmaktadır (ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM/SIRMA/SAYGILAR/

ALAN, s.158).

64 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM/SIRMA/SAYGILAR/ALAN, s.158.

65 AİHM, Lüdi Kararında

gizli soruşturmacının yazılı verdiği ifadeye dayanan ve

sanığa hiçbir itiraz olanağı verilmeyen mahkumiyet kararının AİHS m. 6/I ve III’ü

ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır Yargıtay da bu ilkeye savunma hakkı ile bağlantı

kuararak büyük önem atfetmektedir. Şöyle ki: “Yerel Mahkemece verilen hüküm

temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya

görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçil-

di.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve ge-

rekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.10.2001 gün ve 212-197 sayılı kararı ile

benzer pek çok kararlarında sanığın duruşmada hazır bulunması ve sorgusunun

yapılmış olması gerekliliği “yargılamanın yüze karşı olması, savunma hakkının

kısıtlanmaması ve cezanın bireyselleştirilmesi” ilkelerinin doğal bir sonucu oldu-

ğu açıkça vurgulanmaktadır. 1412 sayılı CMK’nın 223/son ve 225/son maddele-

rinde belirtilen ayrık hükümler dışında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm ku-

rulması olanaklı değildir. Ayrık tutulan 223/son maddesi hükmüne göre de, an-

cak dosya içeriğinden, sanığa yüklenen eylemin ilk bakışta suç oluşturmadığının

anlaşılması halinde sanığın sorgusu yapılmadan beraat kararı verilebilecektir. Bu

nedenle sanığın sorgusu yapılmadan kanıt taktiri suretiyle beraat kararı verilmesi

olanaklı değildir.01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK-193/2 ve

195. maddelerinde de 1412 sayılı yasanın sözü edilen hükümlerine paralel bir dü-

zenlemeye yer verilmiş olması nedeniyle, yukarıda da belirtilen içtihatların bu ta-

rihten sonra da geçerliliğini sürdürdüğü kabul edilmelidir.Belirtilen açıklamalara

karşın, mahkeme, yukarıda değinilen içtihatlardaki yargısal görüşler irdelenme-

den ve somut olayda uygulama koşulları bulunmadığı gözetilmeden, 1412 sayılı

CMK’nın 223/son (5271 sayılı CMK’nın 193/2) maddelerine yanlış anlam verilip,

savunması yöntemince saptanmayan sanığın beraatine hükmolunması,Yasaya

aykırı ve Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce

yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma ön-