

TBB Dergisi 2012 (101)
Özlem TÜZÜNER
183
edememesi ve borcun nitelik ve kapsamını değiştirememesi gerekirdi
(TBK. m. 129/2). Oysa eşya taşıma sözleşmesinde, gönderenin, sözleş-
meyi feshetme; taşıyıcıyı ibra etme; taşıma işini yarıda kestirip, geri dö-
nülmesi yönünde talimat verme yetkileri bulunmaktadır (TTK. m. 865,
868/1). Gönderilen veya alıcı, eşyanın teslim yerine ulaşmasından önce,
yalnızca yapacakları alelade bir bildirimle, gönderenin bu yetkilerinin
önüne geçemezler (TTK. m. 868/2; CMR. m. 12/2, 13/1).
Doktrinde, başkası lehine şart görüşü, özellikle
“gönderilenin ücret
ödeme borcunu açıklayamadığı”
gerekçesiyle eleştirilmektedir
66
. Gönde-
rilenin, kural olarak, taşıma sürecine hiç bir müdahalede bulunama-
dığı; bu süreç boyunca, ifayı talep etme yetkisini de haiz olmadığı
belirtilmelidir. Gönderilen, yalnızca,
“eşyanın teslim yerine varması ile”
talimat verme yetkisine kavuşmaktadır (TTK. m. 868/2). “Eşyanın teslim
yerine varmasından sonra”
gönderilen haklara kavuşmakta ve aksine
anlaşma olmadığı takdirde ücret ödeme borcu altına girmektedir
(TTK. m. 871).
“Gönderen, bu hakların ileri sürülmesinde yetkili kalma-
ya devam eder. Gönderilenin veya gönderenin kendilerinin veya başkasının
menfaatine hareket etmeleri farklılık yaratmaz”
cümlelerine yer verilmiş
olması da, taşıma sözleşmesinin, Türk Borçlar Kanunu’na uygun şe-
kilde üçüncü kişi yararına sözleşme tanımını tam olarak karşılama-
dığını ortaya koymaktadır (TTK. m. 871/1). Bu hususlar da, taşıma
sözleşmesiyle üçüncü kişi yararına sözleşme arasındaki bağlantıyı
zedelemektedir.
Görüldüğü üzere, taşıma sözleşmesi, üçünü kişi yararına söz-
leşme tanımıyla bire bir örtüşmemektedir. Diğer bir deyişle, eşya
taşıma sözleşmesinin, üçünü kişi yararına sözleşme tanımından ayrı
düştüğü özellikleri bulunmaktadır. Demek ki, taşıma senedi ile taşı-
ma sözleşmesini ayırt etmek; taşıma sözleşmesinin gönderilen yara-
rına akdedilen bir sözleşme olduğunu ifade etmek yerine, kıymetli
evrak hukukunun genel prensiplerine göre, taşıma senedinin lehtarı
veya hamilinden bahsetmek daha isabetli olabilir. Böylece, bu söz-
leşmeye, ancak yukarıda açıklanan çekinceleri koymak kaydıyla,
üçüncü kişi yararına sözleşme niteliğinin bahşedilebileceği sonucu-
na ulaşılmıştır.
66 Alter, s. 70.