

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
462
menin ardından, J.’yi kaçırıp öldürdüğünü ikrar etmiştir. Başvu-
rucunun duruşma sırasında suçun planlanmasıyla ilgili beyanları,
mahkemenin olayları tespitinde tek temel değilse bile esaslı bir
temel oluşturmuştur. J.’nin ablasının ifadesi, fidye mektubu ve
başvurucunun evinde bulunan suçun planlanmasıyla ilgili bir not,
başvurucunun bu beyanlarını doğrulamıştır. Suçun işlenişiyle il-
gili maddi olayların tespiti, münhasıran başvurucunun yargılama
sırasındaki ikrarına dayandırılmıştır. Diğer bulgular, başvurucu-
nun doğru söylediğini göstermiştir. Bu bulgular arasında çocuğun
ölüm sebebi hakkında otopsi raporu, çocuğun cesedinin bulundu-
ğu göletin kenarında başvurucunun arabasının lastik izleri ve fid-
yeden elde edilip evde bulunan ve banka hesabına yatırılan para-
ların yer aldığı belirtilmiştir.
35. Bölge Mahkemesi suçunun ağırlığını değerlendirirken, başvuru-
cunun on bir yaşında bir çocuğu öldürmüş olduğunu ve kendi-
si için yarattığı zengin ve başarılı genç avukat imajını korumak
için bir milyon Euro fidye istediğini gözlemlemiştir. Bölge Mah-
kemesi, başvurucunun herşeyin kanıtlanmasından sonra ikrarda
bulunduğu ve bu ikrarının “hiç değeri bulunmadığı” şeklinde
savcılığın ve iddia makamı yanında davaya katılanların görüşle-
rine katılmamıştır. Ceza Muhakemesi Kanununun 136a(3). fıkra-
sı uyarınca önceki ikrarları delil olarak kullanılamamış olmasına
rağmen, başvurucunun duruşmada tam bir ikrarda bulunmayı
istemiş olması, hafifletici bir faktördür. Ancak başvurucu bu ik-
rarı vermemiş olsaydı bile, mağdurun ölümüne sebebiyet verecek
şekilde zorla kaçırma suçundan mahkum olabilirdi. Başvurucu,
fidyeyi aldıktan sonra polis tarafından izlenmiş, fidyeyle elde
edilen paraların bir kısmı oturduğu dairede ve bir kısmı banka
hesabında bulunmuştur. Dahası, J.’nin cesedinde yapılan otopsi,
çocuğun boğularak öldürüldüğünü kanıtlamıştır. J.’nin cesedinin
bulunduğu yerde, başvurucunun arabasının tekerlek izleri tespit
edilmiştir.
36. Bölge Mahkemesi ayrıca, başvurucunun Ceza Muhakemesi Kanu-
nunun 136a maddesinde yasaklanmış sorgulama yöntemleriyle
sorgulanmış olduğunu tespit etmiştir. Bölge Mahkemesine göre,
Frankfurt dedektif polisi D. ile polis E.’nin bu tehditler nedeniyle
suçlu olup olmadıkları veya ne ölçüde suçlu oldukları, kendileri