

TBB Dergisi 2012 (101)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
475
halinde, dışlanır. Bir başka deyişle, hukuka aykırı eylem “olma-
saydı” delilin bulunamayacağı gösterilecek olursa, o delil dışla-
nır. Polisin hukuka aykırı eylemi ile delilin bulunması arasındaki
bağlantı, kusuru dağıtacak kadar birbirinden uzak ise, dışlama
kuralı uygulanmaz. Örneğin, polisin delili bulmak için bağımsız
bir kaynağa dayanması halinde
(bk yukarıda geçen Nix, s. 441-44, ve
yukarıda geçen Segura, s. 796-97, 804-05 ve 815’teki diğer referanslar)
veya bir anayasa hükmü ihlal edilmemiş olsaydı delil sonuçta ve
kaçınılmaz olarak zaten bulunacak idiyse
(bk. yukarıda geçen Nix, s.
441-44)
, delil dışlanmaz.
74. Dışlama kuralı diğer hukuk düzenlerinde de uygulanmaktadır.
Güney Afrika Yüksek Mahkemesi yakın tarihli 10 Nisan 2008’de
Mthembu v. The State
(case no. 379/2007, [2008] ZASCA 51) kara-
rında şöyle demiştir:
“Özet: Suç ortağından işkenceyle alınan ifade (ve bu ifadeden ula-
şılan maddi deliller) kabuledilemez ...
33. ... Hilux ve metal kutu, hırsızlık suçunda temyiz edene karşı id-
dia makamının önemli maddi delilleridir. Daha öncede söylediğim
gibi, kural olarak bu delil dışlanamaz, çünkü bir anayasal hakkın
ihlalinden bağımsız olarak mevcuttur. Fakat bunlar, Ramseroop’a
polis tarafından işkence yapılması sonucu bulunmuşlardır. Bun-
ların her halükarda bulunacakları ileri sürülmemiştir. Eğer ileri
sürülmüş olsaydı, davanın sonucu farklı olabilirdi.
34. Ramseroop, işkencenin ardından evinde metal kutunun bulun-
masından hemen sonra polise ifade vermiştir. Ramseroop’un daha
sonra ifadesini iradi olarak vermiş görünmesi, Hilux ve metal kutu
konusundaki ifadede yer alan bilginin işkenceyle alındığı gerçeği-
ni değiştirmez. ... dolayısıyla, kendisine yapılan işkence ile mah-
kemeye sunulan delilin niteliği arasında çözülemez bir bağ vardır.
İşkence, delili temizlenemez bir biçimde lekelemiştir. ...
36. Ramseroop’un Hilux ve metal kutuyla ilgili ifadesini delil ola-
rak kabul etmek, polisin kendisinden bu konudaki bilgiyi elde
etme tarzına gözlerimizi kapamamazı gerektirir. Daha da önem-
lisi bu, yargısal bir sürece ‘ahlaki kirlenmişliği’ karıştırmak anla-
mına gelir. Bu durum ‘yargısal sürecin bütünlüğünden ödün ver-