

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
492
118.Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlalinin ulusal düzeyde giderimi için
tazminat şartıyla ilgili olarak Mahkeme sürekli bir biçimde, tam ve
etkili bir soruşturmanın yanında devletin gerekirse başvurucuya
tazminat ödenmesine hükmetmesini veya en azından başvurucu-
nun kötü muamele sonucu uğradığı zarar için tazminat istemesine
ve elde etmesine imkan vermesini gerektirdiğini belirtmiştir (bk.
atıflar için yukarıda parag. 116). Sözleşme’nin diğer maddeleri
bakımından Mahkeme daha önce de, başvurucunun mağdurluk
statüsünün, Mahkeme önünde şikayetçi olduğu maddi olaylar
dikkate alınarak, ulusal düzeyde hükmedilen tazminat miktarına
dayanabileceğini belirtme fırsatı bulunmuştur (
bk. Sözleşme’nin 6.
maddesiyle ilgili bir şikayet bakımından örneğin, Normann – Danimarka
[k.k.], no. 44704/98, 14 Haziran 2001; ve yukarıda geçen Scordino (no.
1), §202; Sözleşme’nin 11. maddesiyle ilgili bir şikayet bakımından Jen-
sen ve Rasmussen, [k.k.], no. 52620/99, 20 Mart 2003
). Bu tespitler,
kıyasen (
mutatis mutandis
), Sözleşme’nin 3. maddesiyle ilgili şika-
yetlere de uygulanır.
119.Kasten kötü muamele olaylarında Sözleşme’nin 3. maddesine
aykırılık, sadece mağdura tazminat ödenmesiyle telafi edilemez.
Çünkü devlet görevlilerinin kasten kötü muamelede bulunmaları
halinde yetkililer, sorumluların kovuşturmalarını ve cezalandır-
malarını sağlamaksızın sadece tazminat ödemekle yetinecek olur-
larsa, devlet görevlilerinin bazı hallerde kontrolü altında tuttukla-
rı kişilerin haklarını fiili bir cezasızlıkla istismar etmeleri mümkün
olacak ve genel işkence ve insanlıkdışı veya aşağılayıcı muamele
yasağı, temel bir öneme sahip olmasına rağmen, pratikte etkisiz
kalacaktır (
bk. bir çok karar arasından yukarıda geçen Krastanov, §60;
yukarıda geçen Çamdereli, §29; ve yukarıda geçen Vladimir Romanov,
§78
).
(ii) Bu ilkelerin mevcut olayda uygulanması
120.Mahkeme ilk önce, ulusal makamların açıkça veya özü itibarıyla
Sözleşme’ye aykırılığı kabul etmiş olup olmadıklarını incelemeli-
dir. Mahkeme bu bağlamda, Frankfurt Bölge Mahkemesinin baş-
vurucu aleyhindeki ceza davasında 9 Nisan 2003 tarihinde ver-
diği kararda açıkça, başvurucudan ifade almak için kendisine acı
verme tehdidinde bulunmanın sadece Ceza Muhakemesi Kanu-