Background Image
Previous Page  507 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 507 / 537 Next Page
Page Background

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

506

esas itibarıyla ulusal hukukların bir düzenleme konusu olduğu-

nu kaydetmiştir. Hükümet, Sözleşme’ye göre bir katile karşı ceza

kanununu uygulamakla yükümlü olduğunu vurgulamıştır. Ço-

cuk kaçıran bir katilin mahkum edilmesinde çok büyük bir kamu

yararı vardır. Hükümet ayrıca, “zehirli ağacın meyvesi”nin kul-

lanılmasının yasaklanmasında çok ileriye giden Birleşik Devlet-

ler Yüksek Mahkemesinin içtihadının da çok dikkatli bir şekilde

analiz edilmesi gerektiğini savunmuştur. Yüksek Mahkeme, ör-

neğin

Nix v Williams

(11 June 1984 (467 U.S. 431) adlı öncü kara-

rında (bk. yukarıda parag. 73), usule aykırı bir soruşturmadan

sonra bulunan ceset, olayın şartları içinde her halükarda buluna-

cak idiyse, cesedin delil olarak kabul edilebileceğine karar ver-

miştir. Mevcut olayda da durum böyledir; J.’nin cesedi başvuru-

cunun daha önce gittiği bir yerde saklanmış olup, ceset er ya da

geç bulunacaktı.

(c) Katılanlar

(i) J.’s anne babası

158.J.’nin anne babasına göre, başvurucunun yargılanması sırasında

Sözleşme’nin 6. maddesinin gerekleri yerine getirilmiştir. Başvu-

rucu duruşmada hiçbir zaman ikrara zorlandığını söylememiş,

fakat mağdurun ailesine saygısı nedeniyle ve serbestçe ifade ver-

mekte olduğunu tekrarlamıştır. J.’nin anne babası, başvurucunun

duruşmanın ikinci gününde J.’yi kaçırmadan önce öldürmeyi

planlamadığını inkar etmekle birlikte, J.’yi boğarak öldürdüğünü

ikrar ettiğini iddia etmişlerdir. Başvurucu daha sonraki ifadesinde

çocuğu daha en başta öldürmeyi planladığını kabul etmiştir.

159.J.’nin anne babası ayrıca, başvurucunun hazırlık soruşturması aşa-

masındaki beyanlarının dışlanmış olmasının ardından kendisine

susma ile ikrarda bulunma arasında tercih imkanı verildiğini ve

her şeyin olduğu gibi ortaya çıkmış olmadığını söylediğini vurgu-

lamışlardır. Başvurucu, dava mahkemesinin hükmü üzerinde ha-

fifletici bir etkisi olmayacağının farkında olduğu halde, tam ve ser-

bestçe ikrarda bulunduğunu iddia etmiştir. Daha sonra başvurucu

tarafından çıkarılan (

Alone with God – The Way Back

) adlı kitapta,

duruşmadaki ikrarına polisteki sorgusunun sebep olduğunu ima