

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
508
3. Mahkeme’nin değerlendirmesi
(a) Konuyla ilgili ilkelerin özeti
162.Mahkeme, Sözleşme’nin 19. maddesi gereğince kendi görevinin,
Sözleşmeci Devletlerin Sözleşme’ye karşı üstlendikleri taahhütleri
yerine getirmelerini sağlamak olduğunu hatırlatır. Bir ulusal mah-
keme tarafından yapıldığı iddia edilen maddi veya hukuki hatalar,
Sözleşme’nin koruduğu hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmadıkça,
bu hataları incelemek Mahkeme’nin işi değildir. Sözleşme’nin 6.
maddesi adil muhakeme hakkını güvence altına almakla birlikte,
delillerin kabuledilebilirliği konusunda bir hüküm getirmemiştir;
bu mesele öncelikle ulusal hukuktaki düzenlemelerin konusudur
(
bk. Schenk – İsviçre, 12 Temmuz 1988, §45-46, Seri A no. 140; Teixeira
de Castro – Portekiz, 9 Haziran 1998, §34, Reports 1998IV; ve Heglas –
Çek Cumhuriyeti, no. 5935/02, §84, 1 Mart 2007
).
163.Dolayısıyla, kural olarak bir delil türünün, örneğin hukuka aykı-
rı olarak elde edilmiş delillerin iç hukuk açısından kabuledilebilir
olup olmadığına karar vermek Mahkeme’nin işi değildir. Cevap
verilmesi gereken soru, delillerin elde edilme yolu dahil, yargı-
lamanın bir bütün olarak adil olup olmadığı sorusudur. Bu, söz
konusu hukuka aykırılığın ve eğer Sözleşme’deki bir hakkın ihlali
söz konusu ise tespit edilen ihlalin niteliklerinin incelenmesini de
içerir (
bk. diğerleri arasında, Khan – Birleşik Krallık, no. 35394/97, §34,
ECHR 2000V; P.G. ve J.H. Birleşik Krallık, no. 44787/98, §76, ECHR
2001-IX; ve Allan – Birleşik Krallık, no. 48539/99, §42, ECHR 2002IX
).
164.Bir yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığına karar ve-
rilirken, savunma haklarına saygı gösterilmiş olup olmadığı da
göz önünde tutulmalıdır. Özellikle, başvurucuya delillerin ger-
çekliğine itiraz etme ve kullanılmalarına karşı çıkma fırsatı verilip
verilmediği incelenmelidir. Buna ek olarak, delillerin kalitesi ile
birlikte, delillerin elde edildiği koşullar ve bu koşulların delillerin
gerçekliği ve güvenilirliği üzerinde kuşku doğurup doğurmadığı
da dikkate alınmalıdır. Bir delilin başka materyallerle desteklen-
miş olmaması halinde mutlaka adillik sorunu doğmaz; bir delil
çok kuvvetliyse ve güvenilirliği konusunda bir risk yoksa, buna
karşılık destekleyici delile olan ihtiyaç azalır (
bk. diğerleri arasında,
yukarıda geçen Khan, §35 ve 37; yukarıda geçen Allan, §43; ve yukarıda