Background Image
Previous Page  514 / 537 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 514 / 537 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (101)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

513

ve zorlayıcı maddi delilin ceza davasından dışlanması, suçun etki-

li bir şekilde kovuşturulmasını engelleyecektir. Hiç kuşku yok ki,

suç mağdurlarının, onların ailelerinin ve ayrıca halkın, suçluların

yargılanmalarında ve cezalandırılmalarında menfaatleri vardır;

mevcut olayda bu menfaat çok büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca

mevcut olay şu özelliği de taşımaktadır: tartışma konusu maddi

delil, ceza soruşturmasını derinleştirme amacı taşımamaksızın,

bir çocuğun yaşamını kurtarmak ve böylece Sözleşme’nin 2. mad-

desinde güvence altına alınan başka bir çekirdek hakkı korumak

için uygulanan yasak sorgu yöntemleriyle türetilmiştir. Öte yan-

dan sanık, ceza davasında adil yargılanma hakkına sahiptir; ulusal

mahkemelerin Sözleşme’de güvence altına alınan mutlak nitelikte

çekirdek haklardan olan 3. maddedeki insanlıkdışı muamele ya-

sağının ihlal edilmesinin bir sonucu olarak elde edilen delili kul-

lanmaları halinde, bu hak bakımından bir sorun doğar. Aslında,

yargısal usulün bütünlüğü ve böylece hukukun üstünlüğü üzeri-

ne kurulmuş uygar toplumların değerlerlerinin muhafaza edilme-

sinde de hayati bir kamu yararı vardır.

176.Mahkeme, Sözleşme’nin 6. maddesi bağlamında yukarıda sözü

edilen menfaatleri göz önünde tutmakla birlikte, Sözleşme’nin 3.

maddesinin mutlak bir hakkı içerdiğini de kaydeder. Bu hak mut-

lak olduğundan, soruşturulmakta olan suçun ağırlığı veya etkili

bir cezai kovuşturma yapılmasındaki kamu yararı gibi başka men-

faatlerle dengelenemez; dengelenmesi halinde, bu hakkın mutlak-

lığı zedelenir

(krş. ayrıca, mutatis mutandis, yukarıda geçen Saadi –

İtalya, §138-139)

. Mahkeme’ye göre, Sözleşme’nin 3. maddesinde

yasaklanan kötü muameleye tabi tutulmama şeklindeki mutlak

hakkın korunmasından ödün verilerek, ne insan yaşamının korun-

ması ve ne de cezai mahkumiyete varılması mümkündür; çünkü

bu noktada ödün verilmesi, söz konusu değerleri feda eder ve ada-

letin işleyişine olan güveni zedeler.

177.Mahkeme bu bağlamda Hükümetin, Sözleşme gereğince, insan

öldüren bir kişiye karşı Ceza Kanununu uygulamak ve böylece

yaşama hakkını korumak zorunda olduklarına dair savunmasını

da kaydeder. Gerçekten de Sözleşme, yaşama hakkının Sözleşmeci

Devletler tarafından korunmasını gerektirmektedir (

bk. diğer karar-

lar arasında Osman – Birleşik Krallık, 28 Ekim 1998, §115-116, Reports