

Yargıtay Kararları
374
işlemiş bir şahıs için artık ‘Suç işlenmesinin önlenmesi’ nin temini düşünü-
lemeyeceğine, en azından birincil amacın bu hususun temini olduğu kabul
edilemeyeceğine göre kanun koyucunun ceza yargılamasındaki asıl amacının,
toplumun bireyleri tarafından işlenmesi muhtemel suçların önlenmesi olduğu
açıktır. Bu anlamda cezanın kişiselleştirilmesiyle birlikte tek tek bireylerden
oluşan toplumların özellikleri itibarıyla; ceza uygulamasındaki orantılılığın
farklı bir şekilde değerlendirilmesi de gerekmektedir. Belirli bir toplum ölçe-
ğinde belli bir suç tipinin yoğun ve pervasız bir şekilde işlenmesi durumunda
hukuk uygulayıcısının; cezanın TCK’nun 61/1. maddesi kapsamında tayini-
ne, 50, 51, 62 ve CMK’nun 231/5. maddelerindeki sanıklar lehindeki uygula-
malara farklı bir bakışının olması gerektiği muhakkaktır. Çünkü her toplum-
sal çevrede bozulan kamu düzeni ve güvenliğinin niteliği, hukuk düzenince
bireylere sağlanan temel hak ve özgürlüklerin ihlal derecesi ve o toplum ölçe-
ğinde ceza yargılamasının sonuçlarının, diğer bireylerce ne şekilde algılandığı
ve genel olarak suçun ne şekilde önlenebileceği farklılık arz edecektir.
Tüm bu soyut açıklamalar doğrultusunda somut olaya ve suç konusu
fiillerin gerçekleştiği toplumsal yapıya ve genel olarak işlenen suçların nitelik
ve niceliğine bakıldığında;
Yaklaşık 3 yıllık görev süremiz içerisinde yüksek alkolün ve özellikle
ruhsatsız silahın eşlik ettiği, kişi hak ve özgürlüklerini yoğun biçimde örse-
leyen; kamu düzen ve güvenliğini, kamu sağlığını, toplum barışını ciddi bir
biçimde ihlal eden yüzlerce olaya şahit ve tarafımızca bizzat yargılamaları
ifa olunmuştur. Dolayısıyla toplumsal yapıyı oluşturan bireylerin hangi suç
tipine daha fazla yatkın olduğu, TCK’nun 1. maddesinde belirlenen amaçlarla
korunan değerlerin hangi şekilde ve ne derecede ihlal edildiği; suçla oluşan
mağduriyetin ne şekilde giderileceği ve suç işlenmesinin ne şekilde önleneceği
hususunda doğrudan uygulamaya dayalı tecrübelerimiz mevcuttur. Yargıla-
ması yapılan suç konusu fiillere Ceza Kanununda belirlenen amaçların temini
için bu tecrübeler doğrultusunda bakmamız ve uygulamayı buna göre yap-
mamız, Hâkimlik mesleğinin gereği olduğu gibi hayatın olağan akışının da
zorunlu bir sonucudur. Ve mesleğimizin gereği dâhilinde, suç konusu fiilin
özelliklerine göre TCK’nun 3/1. maddesinde tanımlanan orantılılık, alt sınır-
dan aşılarak cezaların tayiniyle sağlanmıştır.
Orantılılığın tespiti bakımından TCK’nun 61/1. maddesinde de ölçüt-
ler belirlenmiştir. Buna göre cezanın belirlenmesinde; suçun işleniş biçimi,
suçun işlenmesinde kulanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç ko-