

TBB Dergisi 2012 (102)
Yargıtay Kararları
373
toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir...’ şeklinde hiçbir şüp-
heye yer vermeyecek şekilde açıklamıştır. TCK’ daki maddelerde suç olarak
tanımlanan fiillerle ilgili olarak şahısların belirli şekillerde cezalandırılacağı
açıkça belirtilmesine rağmen Ceza Kanununun amacı, suç işleyen şahısların
tek tek cezalandırılması olarak belirtilmemiş, aksine suç olarak tanımlanan
fiillerin işlenmesinin önlenmesi; Kişi hak ve özgürlüklerinin, kamu düzen ve
güvenliğinin, hukuk devletinin, kamu sağlığının ve çevrenin, toplum barışı-
nın korunması temel amaç olarak benimsenmiştir.
Bu düzenlemeden hukuk uygulayıcısı olarak çıkarılacak sonuç: ceza yar-
gılamasının nihai amacının, suç olarak tanımlanan fiilleri gerçekleştiren şa-
hısların cezalandırılmasından önce TCK’nun 1. maddesinde açıkça belirtilen
amacın gerçekleştirilmesi olmalıdır. Bu da; işlenen bir suçta sadece olayın ta-
raflarını ve oluşan şahsi zararları değil işlenen suçla bozulan kamu düzeni ve
güvenliği ile birlikte maddede tanımlanan diğer amaçların da birlikte değer-
lendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
İşlenen bir suçla; TCK ile güvence altına alınan sosyal hayatın zorunlu
unsurlarının hangi oranda zedelendiğini, hukuk sisteminin bireylere tanıdı-
ğı temel hak- özgürlüklerin hangi oranda ihlal edildiğini ve suçun işlenme-
sinin ne şekilde ve hangi miktardaki cezayla önlenebileceğini ve dolayısıyla
TCK’nun 3. maddesindeki orantılılığı tayin etme görevi CMK’nun 182 ile
232. maddeleri arasında öncelikle ve birincil olarak yargılamayı gerçekleştiren
Hâkime verilmiştir. Çünkü görev yaptığı yer ve içinde yaşadığı toplum itiba-
riyle hakimin; işlenen suçla, genel olarak kamu düzeninin ne derece bozuldu-
ğunu, temel hak ve özgürlüklerin hangi oranda ihlal edildiğini ve tek tek bi-
reylerden oluşan toplumda suç işlenmesinin ne şekilde önlenebileceğini direkt
olarak belirleyebilme imkanı mevcuttur. Bununla birlikte yargılama sırasında
sanıkla, katılanla, tanıklarla, (olay yeri de dahil) tüm delillerle ve işlenen su-
çun bireysel-toplumsal sonuçlarıyla bire bir yargılamanın hâkimidir.
Dolayısıyla TCK’nun 1. maddesinde belirlenen amaçların ne şekilde sağ-
lanacağını ve hangi oranda ceza tayin edileceğini belirleme görevinin, görev
yaptığı yer itibariyle içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olarak yargılamanın
Hâkimine verilmesi, aynı zamanda hayatın olağan akışının da bir gereğidir.
Ceza Kanununun amacının ne şekilde gerçekleşeceği bireylere göre farklılık
arz ettiği gibi (cezanın kişiselleştirilmesi), tek tek bireylerden oluşan toplum
ve o toplum içinde gerçekleşen suç konusu fiillerin niteliğine ve ağırlığına
göre de bu amaçların temini bakımından farklılık oluşacağı muhakkaktır. Suç