

Mükellef Hakkı Olarak Mücbir Sebepler ve Sonuçları
206
dığı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, VUK’un 13/1’inci maddesinde
hükmünü bulan
“ağır kaza”, “ağır hastalık”
ve
“tutukluluk”
hallerinin
sadece mükellef ödevlerine değil, aynı zamanda mükellef haklarına
yönelik olarak da kullanılabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, yasa-
nın öngördüğü nitelikte ağır kaza, ağır hastalık veya tutukluluk gibi
bir mücbir sebep söz konusu olduğunda mükellef hakkı durumunda-
ki dava açma, uzlaşma, pişmanlık gibi müesseselere yönelik süreler
mücbir sebep ortadan kalkana kadar durur. Bu tezimizi Danıştay’ın
görüşü de teyid etmektedir
18
.
VUK’un 13/1’inci maddesindeki
“ağır kaza”, “ağır hastalık”
ve
“tu-
tukluluk”
halleri, sadece bir insanın başına gelebilecek mücbir sebep
durumlarıdır. Bu mücbir sebeplerden tüzel kişiliklerin yararlanması
çok sınırlı haller dışında düşünülemez. Bu sınırlı haller de, başına ağır
kaza, ağır hastalık veya tutukluluk hali gelen kişinin o tüzel kişilik
(işletme) için vazgeçilmez önemde (o kişi olmadığı taktirde, adeta o
işletmenin de olamayacağı sonucunu verebilecek önemdeki kişi) bir
kişi olması durumudur. Aksi taktirde, bir tüzel kişilik sıradan bir çalı-
şanının başına ağır hastalık, ağır kaza veya tutukluluk hali gelmesin-
den hareketle hakkında VUK’un 13’üncü maddesinin uygulanmasını
isteyemez
19
. Kollektif şirketin temsil yetkisine sahip paydaşının ağır
18
Danıştay 4. Daire, 14.10.1983 tarih ve 1982/2323 E. ve 1983/7533 sayılı Karar: “213
sayılı Vergi Usul Kanununun 13.maddesinin 1.fıkrasında mücbir sebepler arasın-
da vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede
ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluğun sayıldığı yine aynı yasanın 15.maddesinde
ise 13.maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu
sebep ortadan kalkın caya kadar sürelerin işlemeyeceği hükme bağlandığından
beyanname verme süresinin imza yetkisine haiz iki müdürün tutuklanması ile
durduğunu ve tutukluluk haline son verilmesi üzerine işlemeye devam ettiğini,
dolayısıyla 6.4.1981 ile 28.10.1981 tarihleri arasındaki tarihleri sürenin beyanname
verme süresini hesaplamada göz önüne alınmaması suretiyle 23.11.1981 gününde
verilen beyannamenin süresinde verildiğini kabul etmek gerekmektedir.
19
Danıştay 9. Dairesi, 28.05.1986 tarih ve 1985/574 E. ve 1986/2038 K. Sayılı Kararı:
“hastalık hali gerçek kişiler için bahis konusu olur, bir sendikanın, tüzel kişinin tıbba dahil
hastalığından bahsolunamaz. Onun organları yenileri oluşturulmak üzere kurulmuştur.
Bir muhasibin rahatsızlığı halinde diğer bir muhasip onun yerini alır. Bir konuda bir mu-
hasibin görevlendirilmiş olması hizmet içi bir görev dağıtımıdır, vergi yükümlülüklerini
yerine getirmekle hizmet içine ait bu görev dağıtımı ileri sürülemez. Aksi halde hasta bir
muhasip bulup veya görevlendirilip pek çok görev erteleme olanağı yaratılmış olur. Ni-
tekim olayımızda davacı muhasip değil sendikadır Diğer taraftan davalı Maliye ve Güm-
rük Bakanlığı Savunmasında Ankara valiliğinden alınan yazıdan “Kurumun kasa öde-
melerinde yetkili olarak bildirilen Halil Ardıç’ın tek yetkili şahıs olmadığı anlaşılmıştır”
denmektedir. Bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere olay 213 sayılı Vergi