

TBB Dergisi 2012 (103)
Gamze TURAN BAŞARA
253
çirmek isteyen kişinin, başvuru tarihinden önce evli olması, hatta bu
evliliğinden çocuk sahibi olması, izin için mahkemeye başvurmasına
engel değildir.
Eski Medenî Kanun’un 29/II’nci maddesi evli kişilerin cinsiyet
değiştirmelerine imkân vermekteydi. Bu maddede mahkemenin cin-
siyet değişikliğini kabul eden kararının kesinleşmesi üzerine evlilik
birliğinin kendiliğinden sona ereceği yönünde bir hükme yer verilmiş
olması sebebiyle yerinde bir düzenleme olmadığı ileri sürülmektey-
di.
18
Kanunkoyucu öğretide ileri sürülen eleştirileri dikkate alarak,
Yeni Medenî Kanun’un 40’ıncı maddesinde ancak evli olmayanların
cinsiyet değiştirebileceklerini hüküm altına almıştır. Maddede evli ol-
mama şartına yer verilmiş olmasının sebebi gerekçede şu şekilde açık-
lanmıştır:
“Toplumun temeli olan aile kurumunun cinsiyeti belirsiz kişiler
nedeniyle sarsılmasını önlemek amacıyla öncelikle kişinin evli olmaması ön-
görülmüştür. Bu koşul, kişinin, bir yandan evliliğini sürdürmesi öte yandan
da bu evlilik devam ederken cinsiyet değişikliğine gitmesi, bunu eşinin ya da
çocuklarının ortak yaşantıları içinde yapmasının psikolojik ve ahlâki terslikle-
rinin önüne geçmek üzere konulmuştur.”
Gerekçeden anlaşıldığı üzere, evli kişilerin cinsiyet değiştirmeleri-
nin yasaklanması yoluyla, evlilik birliğinin korunması, aile içi huzurun
sağlanması ve bu değişikliğin ortak yaşam devam ederken yapılması-
nın, çocuklar üzerinde meydana getireceği olumsuz etkilerinin önüne
geçilmesi amaçlanmıştır. Bu açıdan 40/I’inci maddede izin için baş-
vuran kişinin evli olmaması şartının öngörülmesi isabetli olmuştur.
19
18
İlgili hüküm, evliliğin ancak hâkim kararıyla sona erebileceği ilkesine aykırı oldu-
ğu gerekçesiyle eleştirilmiştir. Ayrıca evlilik birliğinin korunması ilkesini zedele-
yecek şekilde, hem evli kişilerin cinsiyet değiştirmesine imkân tanınmış, hem bu
değişikliğin nüfusa tesciline yönelik mahkeme kararının kesinleşmesiyle evlilik
birliğinin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir. Bu hükmün değerlendiril-
mesi ve eleştirisi için bkz. WILL/ÖZTAN, s. 253 vd.; ZEVKLİLER, s. 261 vd., 281-
282; ZEVKLİLER,/ACABEY/GÖKYAYLA, s. 868 vd.; DURAL/ÖĞÜZ, s. 114 vd.;
AKINTÜRK, s. 199-200; HATEMİ/SEROZAN, s. 98 vd.
Güven
, yaygın kabulden farklı olarak, 29/II’nci maddesinin yerinde bir düzenle-
me olduğunu kabul etmektedir. Yazar’a göre ilgili madde, tıbbın ortaya koyduğu
verilere uygun düşmektedir. Çünkü cinsel kimlik bozukluklarının hangi yaşta
ortaya çıkacağı belli olmadığından, evlilikten sonra gelişmesi de muhtemeldir.
Transseksüel genel olarak, fiziken normal olduğundan, çocuk sahibi olması da
imkânsız değildir. Bu nedenle evlenmiş, hatta çocuk sahibi olmuş olmasına rağ-
men, diğer şartlar varsa, transseksüelin cinsiyet değiştirmesinin önüne geçilme-
melidir (GÜVEN,
s. 64).
19
SAĞLAM, s. 461; AKİPEK/ AKINTÜRK, s. 493; AYAN, Serkan, Evlilik Birliğinin
Korunması, Ankara, 2004, s. 150.