Background Image
Previous Page  402 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 402 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (103)

Yargıtay Kararları

401

yükletilir

” şeklindeki hükmüne göre, sanığın mahkûm olması halinde,

kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine, Avukatlık Asgari Ücret

Tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümüne göre vekâlet ücreti ödenme-

sine karar verilmelidir. Katılan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi

için ceza davasının mahkûmiyetle sonuçlanması ve katılanın kendisi-

ni hukuki yardımından yararlandığı bir vekille temsil ettirmesi yeterli

olup ayrıca vekilin duruşmaları takip etmesi zorunluluğu bulunma-

maktadır. Zira tarifeye göre hükmedilmesi gereken vekâlet ücreti, ka-

tılana vekili tarafından sunulan hukuksal yardımın şekli ve kalitesiyle

ilintili olmayıp katılanın kendisini vekil ile temsil ettirmesinin bir so-

nucudur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün ve 167-194

ile 14.06.2005 gün ve 66-65 sayılı kararları da aynı doğrultudadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Katılan, elektrik hırsızlığı suçundan sanığın mahkûmiyetiyle so-

nuçlanan ceza davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, lehine

karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi

uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup yerel mahke-

mece katılan lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isa-

betsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle Özel Dairece, yerel mahkeme

hükmünün; “

Katılan kurum vekilinin oturumlarda hazır bulunmadığı, sa-

dece katılma istemini içeren dilekçeyi mahkemeye verdiğinin anlaşılması kar-

şısında; katılan lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre dilekçe yazım

ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde maktu vekalet

ücretine hükmolunması”

isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmesi

yerinde değildir.

3- Sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 143. maddesinin uygulan-

masından ortaya çıkan fazla cezanın düzeltilerek onanmasının müm-

kün olup olmayacağı hususuna gelince:

Temyiz makamı olan Yargıtayın hukuksal denetimini yaptığı da-

vanın esasına karar vermesi ve davayı bu aşamada bitirmesi, 1412 sa-

yılı CYUY’nın 322. maddesinde dokuz bent halinde sayılan hallerle

sınırlı ve istisnai bir durumdur. Yargıtayın bu yetkisini kullanması, işi

yeniden mahkemeye göndermeye gerek olmadığını gösteren iki temel

koşulun bulunmasına bağlıdır. Buna göre:

a- Maddi sorunun daha ziyade aydınlatılması için bir soruşturma

gerekmemelidir.