

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
456
zorlukların,bireylerin vücut dokunulmazlığı açısından sağlanacak
korumaya sınırlar konulmasını haklı kılamayacağını tekrar dile ge-
tirmektedir (bakınız
Ribitsch v. Avusturya,
4 Aralık 1995, § 38,Seri A
no.336, ve bu kararda belirtilen diğer davalar).
58. Yukarıda bahsedilen kararlardan anlaşılmaktadır ki sadece
bazı sınırları belli durumlarda polisler tarafından fiziksel güce başvu-
rulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilebilmektedir. Bu neden-
le Mahkeme, Hükümet’in polisler tarafından güç kullanımının kamu
düzenini sağlama amacı ile orantılı olduğunu ileri sürmesini (bakınız
paragraf 53) kabul etmemektedir. Sözleşme’nin 3. maddesinin bir ki-
şinin vücut bütünlüğünün korunması ve kamu düzenini sağlanması
amacı arasında dengeleyici bir uygulamaya olanak tanımadığını vur-
gulamak önemlidir.
59. Hükümet bir yandan polis ve göstericiler arasında bir müca-
dele yaşanmadığını savunurken (bakınız paragraf 52), aynı zamanda
“başvuranlar ve diğer göstericiler uyarıları önemsemeyip trafik akışını
engellediklerinde, polislerin etraflarında bir kordon oluşturduğunu
ve güç kullanarak bu kişileri yakaladığını” ifade etmiştir (bakınız pa-
ragraf 53). Mahkeme, Hükümet’in polislerin başvuranlara karşı güç
uyguladığını kabul ettiğini dikkate alarak, güç kullanımının başvuran-
ların kendi tutumları nedeniyle kaçınılmaz olarak gerekli olduğunu ve
polisler tarafından kullanılan gücün aşırı olmadığını ikna edici şekilde
gösterme yükünün Hükümet’e ait olduğuna kanaat getirmiştir.
60. Mahkeme, Hükümet’in dört başvuranın yakalanmaya diren-
dikleri ve bu dirençlerininkendilerine karşı kullanılan gücü haklı se-
bebe dayandırdığına ilişkin savunmasına istinaden ulusal makam-
larca verilen iki çelişkili sonuç ile karşı karşıya kalmıştır. Savcının 12
Mayıs 2005 tarihli kararına göre, başvuranlar yakalanmalarına direnç
gösterdikleri ve polislere hakaret ettikleri için polisler güç kullanma-
ya mecbur bırakılmıştır. Ancak Malatya Asliye Ceza Mahkemesi’nin
2 Haziran 2005 tarihli kararına göre, dört başvuranın polislere direnç
gösterdiklerini kanıtlayacak herhangi bir delilin mevcut olmadığı be-
lirtilmiştir (bakınızparagraf 41).
61. Polislerin başvuranları yakaladığı bölümü içermeyen olayın
kamera görüntüleri, Mahkeme’ye kullanılan gücün kaçınılmaz oldu-
ğu, aşırı olmadığı ve dört başvuranın kendi tutumundan kaynaklan-