

TBB Dergisi 2012 (103)
Zeki YILDIRIM / Ekrem ÇETİNTÜRK
57
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesine göre, suçun
oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, kişi ile işlediği suçun maddî
unsurları arasındaki psikolojik bağı ifade etmektedir. Suçun kanuni
tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi,
kastın varlığı için zorunludur.
Suçlar, kural olarak kasten işlenirler. Ancak, istisnaen taksirle işle-
nen belli fiiller de
“kanunlarda”
suç olarak tanımlanmaktadır. Türk Ceza
Kanunu’nun 22. maddesine göre, taksirle işlenen fiiller ancak
“kanu-
nun”
açıkça belirtti hallerde cezalandırılacaktır. Taksirli suçların belir-
gin özelliği, icrai veya ihmali şekilde olabilen iradi hareketin varlığı ve
kanunî tanımda yer alan unsurlardan birinin öngörülmemiş olmasıdır.
Fakat bu öngörmemenin,
“gerekli dikkat ve özen”
yükümlülüğüne aykı-
rılık dolayısıyla ortaya çıkması gerekir. Çünkü, gerekli dikkat ve özen
gösterilmediği için kanunda tanımlanmış olan neticenin gerçekleşece-
ği öngörülmemiştir. Üstelik, Türk Ceza Kanunu’nun 5. maddesinde,
suç ve yaptırımlarla ilgili olarak bu Türk Ceza Kanunu’nda yer alan
genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uy-
gulanacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu’nun
kast ve taksire ilişkin bu hükümlerinin diğer kanunlarda düzenlenen
bütün suçlar bakımından uygulanması gerekmektedir.
Bu açıklamalarımız çerçevesinde, 6273 sayılı Kanun’la değişiklik
yapılmadan önce, Çek Kanunu’nun 5. maddesinde tanımlanan suçun,
Kanun’da bu suçun taksirle işlenebileceğine ilişkin bir düzenleme yer
almadığından, ancak
“kasten”
işlenebileceği sonucu ortaya çıkmakta-
dır
51
. Ancak ülkemiz uygulamasında, yukarıda açıkladığımız suç teo-
51
Tasarının Adalet Alt Komisyonundaki görüşülmeleri sırasında, söz konusu suçun
kasten işlenebileceğine açıklık getirilmesi düşüncesiyle metne “kasten” ibaresi
eklenmişse de, bu şekilde bir düzenleme yapılması söz konusu suçun düzenle-
niş gayesiyle bağdaşmayacağı, ticarî alanda ve yargılama sürecinde de olumsuz
sonuçların doğmasına sebep olacağı gerekçesiyle “kasten” ibaresi Adalet Komis-
yonu tarafından çıkartılmıştır.
Öte yandan, 5941 sayılı Kanunun adli yaptırımı düzenleyen ilk halinde, bu suçun
taksirle de işlenebileceğine dair bir açıklık olmamasına rağmen, ilginç bir şekil-
de Tasarı gerekçesinde bu suçun taksirle de işlenebileceği ifade edilmiştir. Söz
konusu bölüm şu şekildedir: “
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, çekin karşılığının,
dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak, yani en azından taksirle, ilgili çek hesabında
bulundurulmaması gerekir. Anayasanın 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında düzenle-
nen ceza sorumluluğunun şahsîliği ilkesi bağlamında güvence altına aldığı kusursuz ceza
olmaz kuralının gereği olarak, söz konusu suç, objektif (kusursuz) sorumluluğu gerektiren
bir suç olarak değil, en azından taksire dayalı kusurluluğu gerektiren bir suç olarak ta-
nımlanmıştır. Bu itibarla, kişinin, elinde olmayan sebeplerle ortaya çıkan zorunluluk hâli
dolayısıyla, örneğin doğal afet, savaş, kaza geçirmesi gibi bir sebeple, çekin karşılığını ilgili