

TBB Dergisi 2012 (103)
Zeki YILDIRIM / Ekrem ÇETİNTÜRK
59
Öte yandan, yeni Türk Ceza Kanunu’nun hazırlanma sürecinde
de sürekli göz önünde bulundurulan kusur ilkesi, ceza yaptırımının,
ancak işlediği fiilden dolayı kişinin kınanabilmesi durumunda uygu-
lanabilmesini ifade etmektedir. Bu ilke, bir yandan işlediği fiil dolayı-
sıyla kusurlu olmayan bir kimseye ceza verilemeyeceğini ifade ettiği
gibi; diğer yandan faile kusurundan daha ağır bir cezanın uygulanma-
sını yasaklar. Bu bakımdan, salt netice sorumluluğu, kusur ilkesiyle
bağdaşmamaktadır
55
.
Esasen ülkemizde karşılıksız çek keşide etme suçuyla ilgili ola-
rak yaşanan tartışmaların temelini bu suçun failinin objektif sorumlu
olduğunun kabul edilmiş olmasıdır. Bu objektif sorumluluk anlayışı,
Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen, yalnızca sözleşmeden do-
ğan bir yükümlülüğün yerine getirememesinden dolayı özgürlükten
alıkonulamayacağı şeklindeki ilkenin de hayata geçmesini engellemiş-
tir. Bu nedenle kanımızca da isabetli bir şekilde karşılıksız çek suçu,
kasıtla işlenen bir suç haline getirilmediği sürece Anayasa’ya aykırılı-
ğın devam edeceği belirtilmiştir
56
.
E. GENEL HUKUK SİYASETİ AÇISINDAN
Hukuk sisteminde her bir belgenin değişik derecelerde hukuki
önem ve değeri bulunmaktadır. Ancak bir hukuk devletin mahkeme ila-
mının üzerinde hukuki değer verilebilecek bir belge bulunmamaktadır.
Yine hukuki belgeler arasında noterler tarafından düzenlenen belgele-
rin de hukuk sisteminin onlara verdiği önem nedeniyle özel bir konum-
ları bulunmaktadır. Noter tarafından düzenlenen hukuki işlemlere ait
belgelerin kesin delil niteliği bulunmakta (HUMK.m.295/I; NK.M.82/I)
ve bu belgeler sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli sayılmaktadır.
55
Adalet Komisyonu Raporundan.
56
“
3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrası suçlarda objektif sorumluluk esası
benimsenerek düzenlenmiştir. Yargıtay’da bugüne kadar objektif sorumluluk kapsamında
uygulamasını sürdürmüştür. Düzenlenen çekin karşılığı yoksa suç oluşmuştur. Bunun
dışında yargıcın subjektif değerlendirme ve araştırmaları kuralı objektif sorumluluk kap-
samından çıkarmaz. Objektif sorumluluk nedeniyle 16. maddenin birinci fıkrasına göre
oluşacak suç da “ödememe” ya da “ödeyememe”durumlarının araştırılması sözkonusu
değildir. Bilerek ve kasden ödemeyenle, iyiniyetle hareket edilerek ödeyememe durumlarını
ayırmaya imkan tanımayan bir düzenleme Anayasa’nın 38. maddesine aykırılık oluştu-
rur. Karşılıksız çek suçu, kasıtla işlenen bir suç haline getirilmediği sürece Anayasa’ya
aykırılıktan kurtulamaz.” (Haşim Kılıç’ın Karşı Oy yazısı)