

TBB Dergisi 2012 (103)
Zeki YILDIRIM / Ekrem ÇETİNTÜRK
69
işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir
76
. Buna karşılık, Kabahat-
ler Kanununun benimsediği sisteme göre, kabahat türünden haksızlık-
lar kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Başka bir deyiş-
le, kabahatler bakımından da objektif sorumluluk kabul edilmemiştir.
Bu düzenlemeye göre, idarî ceza sorumluluğunun kabulü yani çek
düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilebilmesi için, fiili
işleyen gerçek kişinin en azından taksire dayalı kusurunun varlığı ge-
reklidir
77
. Bu durumda, daha önce adli bir yaptırım olarak düzenlenen
çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bakımından sorumluluk ala-
nı (daha önceki uygulamada objektif sorumluluk kabul edildiğinden
en azından teorik düzeyde) genişlemiştir.
Bir kişi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı
verilebilmesi için kişinin gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nede-
niyle, hesabında yeterli miktarda para bulundurmayarak karşılıksızdır
işlemi yapılmasına sebebiyet vermesi yeterlidir. Keşidecinin gerekli
dikkat ve özeni göstermiş olması durumunda borcunu ödeyebileceği-
ni kabul ediyorsak, bu fiil taksirle işlenmiş demektir. Buna göre, basi-
retli bir tacir gibi davranmamaktan dolayı, örneğin beklediği bir alaca-
ğı alamaması veya beklediği satışları yapamaması gibi nedenlerle çek
borcunun ödenememesi durumunda, kişinin taksirli olduğunu kabul
etmek gerekecektir. Çünkü keşideci bu durumlarda çek borcunu öde-
yemeyeceğini öngörme imkanına sahiptir.
76
5941 sayılı Kanunun adli yaptırımı düzenleyen ilk halinde, bu suçun taksirle de
işlenebileceğine dair bir açıklık olmamasına rağmen, ilginç bir şekilde Tasarı ge-
rekçesinde bu suçun taksirle de işlenebileceği ifade edilmiştir. Söz konusu bölüm
şu şekildedir: “
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, çekin karşılığının, dikkat ve özen
yükümlülüğüne aykırı olarak, yani en azından taksirle, ilgili çek hesabında bulundu-
rulmaması gerekir. Anayasanın 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen ceza
sorumluluğunun şahsîliği ilkesi bağlamında güvence altına aldığı kusursuz ceza olmaz
kuralının gereği olarak, söz konusu suç, objektif (kusursuz) sorumluluğu gerektiren bir
suç olarak değil, en azından taksire dayalı kusurluluğu gerektiren bir suç olarak tanım-
lanmıştır. Bu itibarla, kişinin, elinde olmayan sebeplerle ortaya çıkan zorunluluk hâli do-
layısıyla, örneğin doğal afet, savaş, kaza geçirmesi gibi bir sebeple, çekin karşılığını ilgili
hesapta zamanında bulunduramamış olması hâlinde, ceza sorumluluğu olmayacaktır
.”
77
“
Söz konusu suçun kasten mi yoksa taksirle mi işlenebileceği yönündeki tartışmalar, çekin,
üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz
edildiğinde karşılığının tam olarak bulundurulmaması kabahatine dönüştürülmesiyle an-
lamını yitirmiştir. Zira kabahatler, kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Bu
itibarla, kabahatler bakımından idari yaptırım sorumluluğunun kabulü için, fiili işleyen
gerçek kişinin en azından taksire dayalı kusurunun varlığı gerekir (5326 sayılı Kabahatler
Kanunu, m. 9)
” ÖZGENÇ, Çek Kanunu, s. 83-84.