

TBB Dergisi 2013 (104)
Süha TANRIVER
23
kenlik gösteren, somut olayın ve kişilerin belli olmasından sonra,
salt somut olayla sınırlı olarak kurulan yahut görevlendirilen yargı
yerlerinin, yani olağanüstü mahkemelerin kurulmasını engellemek
olduğu, açıkça vurgulanmıştır. Dolayısıyla, söz konusu anayasal ku-
raldan hareketle, uzmanlaşma olgusuna dayalı olarak, belirli türdeki
uyuşmazlıklardan kaynaklanan davaları çözüme kavuşturmak ama-
cıyla, özel mahkemeler kurulamayacağı yönünde bir genellemeye
varılamaz.
C - Tabiî Hâkim İlkesi ve Medenî Yargı
I - Genel Olarak
Tabiî hâkim ilkesi, her ne kadar adlî yargı bütünü içerisinde yer
alan ceza yargısı bağlamında ön plâna çıkartılmış olsa bile, aynı bütün
içinde yer alan medenî yargı bakımından da geçerlilik taşıyan temel
bir yargılama hukuku ilkesi konumundadır. Bu durum, anılan ilke-
nin, anayasal çerçevede, adeta usulî bir genel şart olarak düzenlen-
miş bulunmasının da, doğal bir sonucudur
41
. Yukarıda hukuk devleti,
kanunî hâkim güvencesi, hukukî güvenlik ilkesi, yargının bağımsızlığı
ve tarafsızlığı ile adil yargılanma hakkıyla ilişkilendirilmek suretiyle,
hukukî dayanak bulma çerçevesinde tabiî hâkim ilkesiyle ilgili olarak
yapmış bulunduğumuz tespitler, aynen, medenî yargı bakımından da
geçerlik taşır
42
.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin bi-
rinci cümlesinde, mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenlene-
bileceği hususu, açıkça hüküm altına alınmış ve anılan maddenin ge-
rekçesinde de, göreve ilişkin olarak belirlemenin yapılması evresinde
gözetilmesi gereken temel ilkenin, tabiî hâkim ilkesi olduğu hususuna,
açıkça vurgu yapılmıştır.
Her şeyden önce, tabiî hâkim ilkesi, medenî yargı bütünü içeri-
sinde, sadece Devlet mahkemeleri açısından geçerlilik taşıyan bir ilke
konumundadır
43
. Dolayısıyla, özel hukuk alanında, taraf iradesinin
ve taraf serbestîsinin egemen olmasının bir ürünü olarak ortaya çıkan
41
Schilken, s. 204.
42
Bkz: yuk. s. 3-6.
43
Kissel / Mayer, s. 397.