

TBB Dergisi 2013 (105)
Mustafa T. YÜCEL
33
Suç sorunu çözümlenecekse, suçlular yanında mağdurlar, durum-
lar ve yasal düzenlemeler birlikte ele alınmalıdır. Her suçlu, davranışı
ile kendisi hakkında olduğu kadar toplum hakkında da bir yorum ge-
tirmektedir. İşlenen suç, bazı hallerde, suçlu hakkında fikir verirken,
diğer hallerde ağırlık noktası topluma yönelik olmaktadır. Diğer bir
anlatımla, suçlular topluma kötü bir uyum içinde olabilecekleri gibi
toplumda suçlulara karşı kötü bir uyum sergileyebilmektedir. Bu doğ-
rultuda tüm programlar ceza adaleti sisteminin mağdurlar ve toplum
lehine modernize ve yeniden dengelenmesine odaklanmalıdır. Bu
yaklaşım, suçlunun serbest kalması /masum insanın mahkum olması-
nın da adli hata
20
olduğunu kabullenerek mahkemeleri XXI. asra geti-
recektir. Modern bir ceza adaleti sisteminden herkes adil, hızlı ve etkili
bir adalet (
fair procedure effect
) beklemektedir.
21
Benzer sorunlarla karşılaşan Batı dünyasının ceza adaleti sistem-
leri birbirine oldukça benzerdir. Sorunlar, sınırlı kaynaklar, siyasi bas-
kılar, genelde
de-jure
hukuk ile davaya özgü hakkaniyet arasındaki
çatışma, soruşturma evresinde adli kontrol çabasına karşın kolluğun
egemenliği ve sistemin bir kısmına özgü reform eğiliminin diğer kı-
sımlarındaki telafi edici değişimle saf dışı edilmesi eğilimi gibi faktör-
20
“
Bireyleri cezalandıran tüm sistemlerde masum bir insanın cezalandırılması riski de bu-
lunmaktadır ve böyle bir sistem büyük sayıda insanı kapsadığından bu durumun gerçek-
leşmesi kaçınılmazdır
(R. Nozick:139)
.
Bu nedenle bilinçli ya da bilinçsiz “şamar oğ-
lanı” (
scapegoat
) felsefesi yargılamaya egemen olmakta; bu durum bazen bir şamar
oğlanı bulunmasını gerektirmektedir. Suçlu veya ihlal edici olarak hüküm altına
alınanların çoğu ise, hukuk felsefesinin bir kişiyi suçlamak ihtiyacına uyarlı hiç
bir şeyi de gerçekte yapmamış olabilirler. Adli hata, olgusal bağlamda suçsuz olan
bir insanın mahkumiyeti ile suçsuzluğu belirmemesine karşın olgusal suçluluğu
hakkında makul kuşku duyulan mahkumiyetleri veya beraatleri kapsamaktadır.
İdeal hata oranı sıfır ise de, gerçeği yansıtmayan kanıtlara dayalı adli hatalara ta-
nık olunmaktadır. Bu adli hatalar (
miscarriages of justice
) veya suçlunun hak ettiği
cezadan az veya fazla cezaya mahkumiyeti kitle psikolojisi üzerinde tahripkar et-
kiler yaratmaktadır. İşte kamu vicdanını rahatsız eden bu olguların yoğunlaşması
halk katında düzene uyumda isteksizlik yaratmakta, kitleyi, protesto eylemlerine
itmekte; sonuçta kamu düzeni ve sosyal uyum bozulmaktadır. Eflatun’a göre ada-
letsizliğin en aşırı biçimi yanlışın doğru yerine geçiyor olanıdır.
21
Bkz. A.E. Lind ve T.R.Tyler. The Social Psychology of Proedural Justice, New
York: Plenum Press, 1988; Ceza Adaleti Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi için
bkz. cas@ adalet.gov.tr;E. Zola. Gerçek Yürüyor–Dreyfus Olayı (M.Tuncer) K Ya-
yınları, İst., 1976;
Yargı paketlerine
dönüşen HSYK tarafından düzenlenen bölgesel
toplantılar tabanını genişletmek üzere her gün aynı sorunlarla karşı karşıya gelen
savcı ve hâkimlerin dijital ortamda daha aktif olmaları gerçekçi bir yaklaşım
olacaktır.