Background Image
Previous Page  165 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 165 / 473 Next Page
Page Background

Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme

164

C. Tasarruf İlkesi İle Dava Sebebi Kavramı Arasındaki İlişki

Yargılamada, prosedürün başlatılmasında, konunun belirlenmesin-

de, sona erdirilmesinde, taraf iradesinin egemen olmasını öngören yar-

gılama hukuku ilkesine tasarruf ilkesi

109

denir. Hâkim resen bir davayı

kural olarak başlatamaz

110

. Zira hâkim önüne getirilecek somut ihtilafa

yabancıdır. Harici ve özel bilgisi bulunamaz. Tesadüfen böyle bir bilgi-

si bulunsa da muhakemede kullanamaz, taraflara ima, telkin ve telmih

te bulunamaz. Hâkim, tarafların talebi olmaksızın, bir uyuşmazlığa el

koyup onu çözüme kavuşturamaz. Kanunla belirtilen ayrık durumlar

dışında hiç kimse, lehine olan bir davayı açmaya zorlanamaz. Tasarruf

ilkesinin, dava sebebi ile olan ilgisi ise maddi vakıalarda kendini gösterir.

Zira, hakkın, ancak bu hayat olayına istinaden dava marifetiyle ikame

edilebilecek olması, tasarruf ilkesine farklı bir önem atfetmektedir. Keza

bir davaya vücut veren hayat olayını, ancak bunun tarafları mahkemeye

taşıyabilir. Bu hayat olayının ilgilisi taraftır ve yargılamaya taşıyıp, taşı-

mamak onun iradesine tabiidir

111

. Bu hususta hakimin inisiyatif ve yetki-

si yoktur

112

.Taraflar, feragat, kabul ve sulh yolu ile dava konusu üzerinde

tasarruf yapabilirler. Yapılan bu tasarruflardan sonra ayrıca bir işleme

gerek olmaksızın kendiliğinden sonuç doğar. Bu nedenle, bu ilke tarafla-

rın yargılamadan tambilgi sahibi olmasını da tazammun eder

113

. Kanunla

belirtilen ayrık durumlar dışında, hakim tarafların talepleriyle bağlıdır

114

.

109

Nedim Meriç, Medeni Yargılama Hukukunda Tasarruf İlkesi, Ankara 2011, s. 73

vd; Karslı, s.235. ; Özekes, Hukuki Dinlenilme Hakkı, s.67; Alangoya, İlkeler, s.2.

110

Metin Tuluay, Medeni Yargılama Hukukunda Dava İlişkisi, DÜHFD, 1983, S.3.

s.101. “Kural olarak hiçbir hakim kendiliğinden harekete geçerek bir uyuşmazlığı

çözümleyemez. Hakimi harekete geçirecek bir davaya ve bu davayı açacak bir dava-

cıya ihtiyaç vardır. Başka kelimelerle, davasız yargılama ve davacısız hakim olmaz.”

111

Yılmaz, Şerh, s. 257.

112

Tercan,Aydınlatma Yükümlülüğü, s. 10.

113

Özekes, Hukuki Dinlenilme Hakkı, s. 69.

114

“1086 Sayılı HUMK.nun 74. maddesi uyarınca hakim, tarafların iddia ve savun-

maları ile bağlı olup, talepten fazlaya veya başka bir şeye hüküm veremez. Eş

söyleyişle hakim, davacının talep sonucu ile bağlı olduğundan, bu talepten faz-

lasına veya başka bir şeye karar veremez (Karş HMK 26). Somut olayda alacaklı

tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo takibi yapıldığı, borç-

lunun icra mahkemesine başvurarak, takipte yetkili icra dairesinin Eskişehir İcra

Dairesi olduğunu belirterek yetki itirazında bulunduğu, mahkemece, yetki itira-

zının kabulü ile Aşkale İcra Hukuk Mahkemesi’nin yetkisizliğine, süresinde baş-

vurulduğu taktirde dosyanın yetkili Eskişehir Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesine

gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun mahkemeye yaptığı

başvuru, Aşkale İcra Müdürlüğü’nün yetkisiz olduğuna ilişkindir. Bu durumda

mahkemece yetki itirazının yerinde görülmesi halinde kabulü ile hüküm kesin-