

Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme
168
E. Hukuki Dinlenilme Hakkı İle Dava Sebebi Kavramı
Arasındaki İlişki
Bu hakkın kaynağını Anayasa 36. maddesindeki herkes yargı mer-
cileri önünde meşru vasıtaları kullanmak suretiyle iddia ve savunma
hakkına sahiptir, hükmü oluşturmaktadır
133
. Bu hak, taraflarca; yar-
gılamaya ve yargılamanın sonunda alınacak karara etki edebilecek
şekilde görüş bildirme olanağı verdiği
134
için hukuk devleti ve insan
onuruna saygı ilkesinin bir sonucudur
135
. Bu sebeple, hukuki dinlenil-
133
“6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinle-
nilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili
bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde
açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli un-
surudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama
konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit ola-
rak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği
gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Taraflar “silah-
ların eşitliği ilkesi” gereği iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat hakkına sa-
hiptirler. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları
için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararında da vurgulandığı
üzere; taraflar duruşmaya çağrılmadan, bir başka deyişle taraf teşkili sağlanma-
dan hüküm verilememesi, Anayasa’nın 36. maddesi ile düzenlenen “iddia ve sa-
vunma hakkının kullanılmasına imkan tanınması ilkesi”nin doğal bir sonucudur.
Gerçekten de savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. mad-
desi ile HMK.nun 27. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece, davalı
taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet
edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Aksi halde savunma
hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti gerekse yargısal kararlarda tartışma-
sız olarak kabul edilmektedir. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşama-
sında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin,
dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf
teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili de-
lillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle
sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi
ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hak-
kındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat
Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağ-
lanabilir. O halde mahkemece duruşma açılıp alacaklıya duruşma gününü bildirir
usulüne uygun davetiye tebliğ edilmeden, taraf teşkili sağlanmadan, varsa taraf-
ların gösterecekleri deliller toplanmadan savunma hakkını kısıtlar biçimde dosya
üzerinde inceleme yapılarak, alacaklının yokluğunda aleyhine hüküm kurulması
isabetsizdir.” (12.HD 24.09.2012, 16182/27590).
134
Özekes, Hukuki Dinlenilme Hakkı, s. 31.
135
“6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinle-
nilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının, yargılama ile ilgili