Background Image
Previous Page  178 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 178 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (106)

Ahmet Cshit İYİLİKLİ

177

gerekir

198

. Konumuz bakımından önem arz eden elbette ki, dava se-

bebi, yani vakıalar olup, kesin hükümde dava sebebinin, talep neti-

cesini haklı kılmaya yönelik vakıalar olduğu belirtilmiştir.

199

Ancak,

maddi anlamda kesin hükümde, dava sebebi sadece davaya getirilen

bütün vakıalar olarak anlaşılmaması gerektiği de savunulmuş

200

, ge-

rekçe olarak ise, kesin hükümde dava sebebi olan vakıaların, hâkim

tarafından hukuki sebepler içerisinde altlamaya uğrayacağı vurgusu

yapılmıştır. Buna karşın, hukuki altlamadan sonra aynı vakıalara da-

yanılarak, değişik hukuki sebepler tahtında

201

, ikinci bir davaya kesin

hükmün engel olacağı da savunulmuş

202

, kesin hüküm için dava ko-

nusu ve tarafların aynı olması karşısında, belirleyici unsurun vakıa

olduğu vurgulanmıştır

203

. Kanaatimizce, hukuki altlama görüşünü,

HMK 33. maddesindeki hâkim hukuku re’sen uygular hükmüyle

şikse, müddeabihler aynı değil demektir. Kesin hükmün üçüncü koşulu ise davanın

sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını

dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise, her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar

aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan

söz edilebilir. Somut olayın bu açıdan incelenmesinde, ilk davada davacı, davalı

bankaya off-shore talimatı vermediğini, aksine davalı banka ile mevduat sözleşme-

si yapmak istediği halde talimatı dışında off-shore hesabı açıldığını belirterek para-

nın iadesi talebi ile alacak talebinde bulunmuştur. Eldeki davada ise off-shore hesa-

bı nedeniyle zarara uğradığı, bu zararın davalı bankanın taahhüt ve garantileri ile

yönlendirilmesi sonucu açılan off-shore hesabından kaynaklandığı olgusuna dayalı

olarak tazminat talep edilmiştir. Açıkça görüldüğü üzere iki dava açısından dayanı-

lan maddi olgularda farklılık bulunmakta olup iki dava arasında sebep birliği mev-

cut olmadığından; ilk davanın eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğinden

söz edilemez.” (HGK, 03.03.2010,11- 75/121); (HGK, 05.07.2006, 19-505/504).

198

Tanrıver, s.38.

199

Gürdoğan, s. 79.

200

Meriç, Kesin Hüküm, s.397. “Kesin hükümde dava sebebi (vakıalar), hakim tara-

fından hukuki sebep içerinde altlamaya uğrar. Yargılamadaki altlama faaliyetin-

den sonra artık dava sebebi, dava açılırken getirilmiş olan dava sebebinin aynısı

değildir. Çünkü hakim getirilmiş vakıalar üzerinde altlama faaliyetini yaparken

çalışmış ve davacının iddia ettiği hakka sahip olup olmadığını ve eğer davacı ge-

tirdiği vakıalardan dolayı bir hakka sahipse, hangi hukuki sebepten dolayı bu

hakka sahip olduğunu tespit etmiştir.bundan dolayı da hükümde üzerinde çalışı-

lan vakıalar hukuki sebep ile bir bütün oluşturur.

201

“Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine

ilişkindir. Anılan dava ile eldeki davanın konusu aynıdır. Nevarki, tarafları farklı

olduğu gibi, ileri sürülen hukuki sebep yönünden, davanın doğmayan bir hakka

dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Öyle ise davalılar arasında sebep birliğinin

varlığından söz edilemez. Bu durumda, red ile sonuçlanan önceki davanın elde

dava bakımından HUMK’nun 237. maddesi anlamında kesin hüküm oluşturduğu

söylenemez.” (1.HD 22.06.2006, 5914/7327).

202

Gürdoğan, s.80.

203

Gürdoğan, s.81.