Background Image
Previous Page  181 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 181 / 473 Next Page
Page Background

Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme

180

de, dava sebebi, hükmün dayandırıldığı vakıalardır

220

. Hukuki alt-

lama görüşünden hareket edersek; A, İzmir’deki işletmesinde üret-

tiği malların Ankara’ya teslimi için B firması ile taşıma sözleşmesi

yapmıştır. B, C’ ye ait kamyonla malları taşıtırken aracın yolda trafik

kazasına karışması üzerine A, uğradığı zarar için trafik kazası vakıa-

sını, haksız fiil hukuki sebebine müsteniden B’ye karşı açtığı davada,

mahkemece, salt haksız fiil hukuki sebebi çerçevesinde yapılan yargı-

lamada; B’nin sorumlu olmadığına karar verilip, karar şekli anlamda

kesinleşse, A’nın aynı vakıa

221

, yani trafik kazasına dayanarak bu kez

sözleşme hukuki sebebi tahtında zararının giderilmesi talep etmesi

halinde, ilk davada verilen karar, bu davada maddi anlamda kesin

hüküm teşkil etmeyecektir. Zira ilk davadaki dava sebebi, yukarı-

da savunulan hukuki altlama görüşü ekseninde, hukuki altlamadan

dolayı haksız fiil sorumluluğu ile sınırlıdır. Hukuk yargılamasında

kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluş-

turamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı ola-

bilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle müm-

kündür (Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.2006 tarih ve 2006/11620 E. - 2006/659

K. sayılı kararı).” (12.HD 10.07.2012, 6365/24186).

220

“Maddi anlamda kesin hükmün unsurları HUMK.’nun 237 nci maddesinde sayıl-

mıştır. Buna göre, tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan bir davada verilen

karar kesin hüküm haline geldiğinde artık aynı taraflar arasında, aynı konuda ve

aynı hukuki nedene dayalı olarak yeni bir dava açıldığında kesin hüküm itirazı ile

karşılaşır ve esasa girilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar

verilir.Bir başka deyişle, kesin hükümden söz edilebilmesi için, tarafların ve müd-

deabihin aynı olmasının yanı sıra dava sebeplerinin de aynı olması gerekir, dava

sebebinden maksadın ise hukuki sebepler değil, bilakis davanın dayanağı olan

vakıalar olduğu yerleşmiş yargı kararları ve ağırlıklı doktrin görüşleriyle ortaya

konulmuştur. Bu durumda, kesin hüküm bakımından davanın gerçek sebebi vakıa-

lardır. Çünkü hakim, bu vakıalarla bağlı olduğu ve bunlar dışındaki vakıaları re’sen

nazara alamadığı için (HUMK’nun 75,1 md.), birinci davada yalnız o vakıalar için

inceleme yapmış ve yalnız o vakıalara dayanarak kararını vermiştir, şu halde ke-

sin hüküm yalnızca o vakıalar bakımından oluşmuştur. Buna karşılık aynı taraflar

arasında, aynı konuda açılan ikinci davanın dayandığı vakıalar, birinci davada ileri

sürülen vakıalardan farklı ise, birinci dava sonucunda alınan hüküm ikinci davada

kesin hüküm teşkil etmez ve ikinci dava mesmudur; çünkü iki dava arasında sebep

birliği mevcut değildir.” (11.HD 17.11.2009, 2008/2387, 2009/11967); Kuru, s. 237.

“İki davanın sebeplerinin aynı olup olmadığını tespit ederken, hukuki sebebin aynı

olup olmadığı ile hiç meşgul olmaksızın, doğrudan doğruya iki davanın dayanağı

olan vakıaların aynı olup olmadıklarının incelenmesi, bizi daha basit, çabuk ve aynı

zamanda emin bir şekilde neticeye götürmektedir.”; Gürdoğan, s. 95. “Kesin hü-

küm itirazı bakımından dava sebebi, talep neticelerinin müstenidi olan vakıalardır.

Bu sebeple, vakıalar aynı ise, bunların hukuki tavsiflerinin farklı oluşuna bakılma-

yarak, dava sebeplerinin de aynı olduğunu kabul etmek lazımdır.”

221

Gürdoğan, s.80 vd.