

Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme
194
ve dava sebebi aynı olmakla beraber, her iki kararda kesinleşmemiş ya
da birisi kesinleşmiş ise, bu durum yargılamanın yenilenmesi başvu-
rusu için engel durum olacaktır
301
. Keza, her üç unsur aynı olmasına
karşın, her iki hüküm birbirine aykırı değil, veya yargı yolları farklı
302
yahut hüküm maddi anlamda kesin hüküm oluşturmuyorsa
303
yargı-
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü
HUMK’nin 428. maddesi gereğince bozulmasına.” (1.HD 12.07.2006, 6698/8187).
301
Arslan, Yargılamanın Yenilenmesi, s. 120; Karslı, s. 666.
302
“Dava HUMK’nun 445/10. maddesi hükmüne dayanan yargılamanın yenilenme-
si isteğine ilişkindir. Bilindiği gibi olağanüstü bir kanun yolu olan yargılamanın
yenilenmesi nedenleri HUMK’nun 445. maddesinde sınırlı bir biçimde açıklanmış
bulunmaktadır. Sözü geçen maddenin bu dava ile ilgili 10. bendindeki düzenleme
ile tarafları, sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında verilen hükme aykırı
yeni bir hüküm verilmesine yasal sebep bulunmadığı halde, aynı veya başka bir
mahkeme tarafından önceki hükme aykırı ikinci bir hüküm verilmiş ve her iki
hükmün kesinleşmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılmıştır. Demek
oluyor ki, tarafları sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında birbirine ay-
kırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde yargılamanın yenilenmesi yoluna
gidilebilir. Bu açıklamaların ışığı altında somut olay incelendiğinde ilk önce ha-
zine ile aide-i muhakeme isteyenler arasında kıyı kenar çizgisinin de tartışıldığı
kadastro davasının cereyan etmiş olduğu ve anılan davada 1977 tarihinde onaylı
kıyı kenar çizgisi esas alınmak suretiyle taşınmazın tespit dışı bırakılmasına karar
verilmiş olduğu görülmektedir.kadastro davası, dava konusu taşınmazın tespit
günü itibariyle mülkiyet durumunun tespitine ilişkindir. Taşınmazın tamamı-
nın tespit dışı bırakılmasına esas olan kıyı kenar çizgisi, bilahare Samsun İdare
mahkemesi kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararı üzerine idarece yeniden belir-
lenen kıyı kenar çizgisi 12.08.2004 tarihinde onaylanmıştır. Davacı ve dava dışı
kişiler Samsun 1. idare Mahkemesinde 2007/1497, 1498,1499 ve 1500 esas sayılı
dosyalar da idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle de dava açtığı,
dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre bu davaların reddedildiği ancak temyiz
yoluna başvurulduğundan kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Samsun İdare Mah-
kemesinin 1999/955-2000/440 E.K. sayılı iptal kararı taşınmazın tesciline ilişkin
olmayıp, kadastro mahkemesi kararına esas alınan kıyı kenar çizgisinin iptaline
ilişkindir. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında olayda HUMK’nun
445/10. maddesi koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Öncelikle anılan
hükmün uygulanabilmesi için her iki hükmün de adliye mahkemesinden verilmiş
olması gerekirken birbiriyle çeliştiği iddia olunan hükümlerden birinin kadast-
ro mahkemesi, diğerinin ise idare mahkemesi tarafından verilmiş olması nede-
niyle yargılamanın iadesi yoluna başvurulması mümkün olmadığı gibi, somut
olayda taşınmazın tesciline ilişkin verilen hüküm ile idare mahkemesince kıyı
kenar çizgisinin iptaline ilişkin verilen hükmün konuları da farklı olduğundan
445/10. maddesi hükmünün uygulanması mümkün bulunmamaktadır.” (7.HD
28.03.2012, 2011/4294, 2012/2246).
303
“Mahkemece tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan iki mahkeme hükmü bu-
lunsa da söz konusu kesin hükümlerden birinin maddi anlamda kesin hüküm teş-
kil etmeyen icra tetkik mercii kararı olması itibariyle davacının yargılamanın ye-
nilenmesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı ve ikinci hükmü veren Mahmudiye
Asliye Hukuk Mahkemesinin ilk hükmü veren Mahmudiye İcra Tetkik Merciinin
kararından haberdar olduğu, ayrıca HUMK.nun 445/10 maddesi gereğince ikinci