Background Image
Previous Page  74 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (106)

Özcan ÖZBEY

73

demokratik toplumlarda hoşgörüsüzlüğe dayalı (dini hoşgörüsüzlük

de dahil olmak üzere) kini yayan, teşvik eden, yücelten ya da haklı

gösteren her türlü ifade şeklinin cezalandırılmasının hatta önlenme-

sinin gerekli olabileceğine kanaat getirilmesinin mümkün olduğu so-

nucu çıkmaktadır (kine teşvik eden konuşma ve şiddetin savunulması

ile ilgili olarak bkz., mutatis mutandis, Sürek-Türkiye (no:1), [Büyük

Daire], no: 26682/95, ve özellikle, Gündüz-Türkiye, no: 35071/97).

AİHM’e göre başvuranın cezai mahkumiyetinin, başvuranın

AİHS’nin 10/1. maddesi ile güvenceye alınan ifade özgürlüğüne mü-

dahale teşkil ettiğine dair bir tereddüt bulunmamaktadır. Bununla

birlikte müdahalenin, Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi ile öngö-

rüldüğü ve 10/2. madde uyarınca ulusal güvenliğin ve kamu düzeni-

nin korunması, başkalarının haklarının muhafaza edilmesi ve suçun

önlenmesi gibi pek çok meşru amaç taşıdığı da tartışma götürmemek-

tedir. Burada asıl önemli olan müdahalenin “demokratik bir toplumda

gerekli olup olmadığı” hususunun tespit edilmesidir.

AİHM şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Tanınmış bir siyaset-

çi tarafından halka açık bir toplantıda dile getirilen bu görüşler dini

değerler çerçevesinde şekillenmiş bir toplumsal bakış açısını ifşa et-

mekte ve böylelikle farklı grupların karşı karşıya geldiği günümüz

toplumlarını oluşturan çoğulculuk anlayışıyla bağdaşır görünmemek-

tedir (Bkz., aynı bakımdan, Erbakan kararı). Özellikle de vatandaşla-

rı, nüfusun diğer bir kesimine karşı “(…) içlerinde bulunan hırsı, kini

ve nefreti” eksik etmemelerini söyleyen başvuranın ifade özgürlüğü

hakkından faydalandığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Her

halükarda Türk Devleti’nin laik kanunlarına karşı itaatsizliğe teşvik

edildiği hususu tartışma götürmemektedir. Bu ifadelerin hoşgörü an-

layışıyla bağdaşır görünmesi pek mümkün değildir ve AİHS’nin ön-

sözünde yer alan barış ve adalet gibi temel değerlere aykırılık teşkil

etmektedir (Bkz. özellikle, Gündüz-Türkiye (karar), no:59745/00). Bu

açıdan ele alındığında AİHM, önemli bir ilin belediye başkanı olan ve

bu nedenle halk nezdinde, gerginlik ve çatışma durumlarında daha da

önem kazanan bir rolü olduğu cihetle başvuranın mahkum edilmesi-

ne ilişkin gerekçelerin yerinde olduğuna ve ilgilinin ifade özgürlüğü-

ne yönelik bir müdahaleyi haklı kılmak için yeterli olduğuna kanaat

getirmektedir (Sürek-Türkiye (No:1), Zana-Türkiye, 25 Kasım 1997

tarihli karar, Derleme Kararlar ve Hükümler). AİHM, “bilgi” ya da “fi-