

TBB Dergisi 2013 (106)
Özcan ÖZBEY
83
maddesindeki ilkelerle uyumlu olduğuna ve ayrıca ulusal makamların
olayların mantıklı bir değerlendirmesine dayandıklarına kanaat getir-
melidir (bk. diğerleri arasında 23.03.2002 tarihli Nikula - Finlandiya
kararı, parag. 44).”
AİHM’in bu değerlendirmesine konu olan olay da şu şekilde geliş-
mişti: Cezaevinde cezasını çekmekte olan başvurucu, Katowice Bölge
Mahkemesi Ceza İnfaz Bölümüne bir mektup yazmış ve yanıt almıştır.
Bu yanıttan memnun olmadığı açık olan başvurucu, 15 Kasım 1994’te
Katowice Bölge Mahkemesi Başkanına bir mektup daha göndermiş ve
ilk mektubu yanıtlayan adı belirtilmeyen yargıçtan şikayet etmiştir.
Başvurucunun ikinci mektubunda aşağılayıcı kelimeler kullanmıştır.
Başvurucu, Ceza İnfaz Bölümünde “sorumsuz soytarılar”ın yer aldı-
ğını söylemiş ve şikayet konusu cevabı yazan kişi hakkında “önem-
siz sersem”, “bir aptal”, “küçük kişi”, “önde gelen sersem” gibi başka
kaba ifadeler kullanmıştır (bk. yukarıda parag. 9). AİHM ayrıca, bir
bütün olarak mektubun ifade tarzının da açıkça aşağılayıcı olduğu-
nu gözlemlemiştir. Diğer yandan, başvurucunun kendisini bu dere-
ce kızdıran mektuba ilişkin somut şikayetlerde bulunmadığı da not
edilmiştir. Öfkesini ve kızgınlığını açığa vurmuş, fakat şikayet edilen
mektubun niçin kendi görüşüne göre bu kadar sert tepkiyi hak ettiğini
açıkça ortaya koymak için gerekli özeni göstermemiştir. Yine AİHM,
müdahalenin içermek zorunda olduğu şartlar bakımından ve özellik-
le uygulanacak orantılılık testi bakımından müdahalenin orantılılığı-
nı değerlendirirken, uygulanan cezaların niteliğinin ve ağırlığının da
dikkate alınacak faktörler olduğunu hatırlatmıştır (bk. 08.07.1999 ta-
rihli Ceylan - Türkiye Büyük Daire kararı, parag. 49).
Tartışma konusu ifadelerin kullanıldığı bağlamkonusunda AİHM,
“yargı organının otoritesi” deyiminin, özellikle mahkemelerin, genel-
likle büyük bir kamuoyu tarafından da kabul edildiği üzere, hukuki
uyuşmazlıkların ve bir suç isnadıyla karşılaşan kimsenin suçluluğu-
nun veya masumiyetinin karara bağlandığı uygun bir forum olduğu
anlayışını içerir (bk. 29.08.1997 tarihli Worm - Avusturya kararı, parag.
40). Yargı otoritesinin korunması bakımından tehlikede olan şey, de-
mokratik bir toplumda mahkemelerin, cezai yargılamalar söz konusu
olduğunda sanığa ve halkın büyük bir kesimine aşılaması gereken gü-
vendir (bk. aralarındaki farklılıklarla birlikte diğer pek çok karar ara-
sında 24.02.1993 tarihli Fey - Avusturya kararı, parag. 30).