

TBB Dergisi 2013 (107)
Seda YURTCANLI DUYMAZ
185
gerektiği yaklaşımı hâkim olmuştur. İşte çevresel katılım ilkesi bu ana
yaklaşımın bir sonucu olarak dile getirilmiştir.
44
Devletlerin, çevresel konularda, seçme hakkı ile sınırlı kalan
klasik demokrasi anlayışından halkın aktif katılımını sağlamayı he-
defleyen katılımcı demokrasi anlayışına yönelmelerinin en önemli
tetikleyicileri II. Dünya Savaşı sonrası yaşanan demokrasi arayışları;
bireylere rağmen barışa, çevreye ve insan sağlığına aykırı düzenleme-
lerin bir sistem eleştirisi içerisinde protesto edildiği 68 Gençlik Hare-
keti ve 1970’lerden itibaren yönetim anlayışının performans, etkililik,
şeffaflık ve hesap verilebilirlik gibi kriterlerle desteklenmesi olarak
sayılabilir.
45
Yönetim anlayışındaki bu gelişmeler bireyin ve birey top-
luluklarının çevresel yönetimin aktif aktörleri arasında yer almalarını
sağlamıştır.
Çevre hakkının 1972 tarihli Stockholm Deklarasyonu’nda tanım-
lanması bunun ilk aşamasını oluşturmaktadır. Ancak çevre hakkının
salt düzenlenmiş olmasının yeterli olmadığı, hızını kesmeden devam
eden çevresel kirliliklerde, küresel ısınmada, biyolojik çeşitliliğin yok
olmasında kendini göstermiştir. Stockholm’den 10 yıl sonra, 28 Ekim
1982’de kabul edilen Dünya Doğa Şartı’nın 23. ve 24. İlkeleri çevreye
olumsuz etkileri olacak her karara bireysel olarak ya da bir sivil top-
lum aracılığıyla örgütsel olarak katılım imkânının ve araçlarının ta-
raf Devletlerce sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Böylece bireylerin
ve sivil toplum örgütlerinin çevre hukukundaki yerleri kabul edilmiş
olmaktadır. Ardından 1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre
ve Kalkınma Komisyonu “Ortak Geleceğimiz” Raporu, halkın katılı-
mı olmadan sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilemeyeceğini sa-
vunmuştur. Çok ses getiren bu Raporun ardından en etkili gelişme ise
1992 yılında Brezilya’nın Rio şehrinde gerçekleştirilen çevre konferan-
sında yaşanmıştır.
1992 tarihli Rio Konferansı’nda bir takım usule ilişkin ilkelerle
çevre hakkının korunması gerektiği fikri ortaya atılmıştır. Bu çerçeve-
44
Nükhet Turgut, Çevre Politikası Ve Hukuku, s.150-151; Nükhet Turgut, Çevre Ve
Yurttaşlar,
Savaş Yayınları
, Ankara, 1993, s.7 vd.
45
Yves Jégouzo, “Principe Et Idéologie De La Participation”
in
Pour Un Droit Com-
mun De L’Environnement, Mélange en l’honneur de Michel Prieur,
Dalloz
, Paris,
2007, s.582 vd.