Background Image
Previous Page  440 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 440 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (107)

Hans KELSEN

439

laştırma veya rasyonelleştirme ihtiyacı belki de insanoğlu ve hayvanlar

arasındaki farklılıklardan (önemli) biridir. İnsanın dışa yansıyan dav-

ranışı hayvanlarınkinden çok da farklı değildir. Hayvanlar aleminde

de insanlar aleminde de, büyük balık küçük balığı yutar. Ancak, eğer

güdüleriyle hareket eden bir insan, bu şekilde davranırsa, o, davranışını

kendisi ve toplum nezdinde meşrulaştırmak, (yani) diğer insanlara yö-

nelik davranışının haklı olduğu düşüncesiyle bilincini yatıştırmak ister.

Eğer insan az ya da çok rasyonel bir varlık ise, o, korku duygusu

ve arzularıyla güdülenen davranışlarını rasyonel bir şekilde, yani ak-

lının işleviyle meşrulaştırmaya çalışır. Ancak bu, belli bir ölçüde, yani

korkuları ve arzuları bazı araçlarla elde edilecek amaçlara işaret et-

tiği ölçüde mümkündür. Çünkü aracın amaca yönelik ilişkisi, neden

ve sonuç asındaki bir ilişkidir ve bu, deneyim temelinde, yani akılcı

ve bilimsel bir şekilde belirlenebilir. Şüphesiz ki, eğer belli bazı amaç-

ları elde edecek araçlar, özellikle toplumsal önlemler olarak belirirse,

az önceki değerlendirme bile sıklıkla mümkün değildir. Çünkü sosyal

bilimlerin mevcut durumu odur ki, sosyal olgunun nedensel bağları-

na ilişkin elverişli kavrayışımız yoktur ve bu nedenle, bazı toplumsal

amaçların en iyi nasıl elde edileceğini belirlememizi sağlayacak yeterli

deneyimimiz yoktur. Bu, örneğin bir yasakoyucunun, bazı suçları ön-

lemek için ölüm cezası mı yoksa sadece hapis cezası mı koyması ge-

rektiğine karar vermek zorunda kaldığı durumdur. Bu soru, ölüm ce-

zası mı yoksa hapis cezası mı adil cezadır şeklinde formüle edilebilir.

Konu hakkında karar vermek için yasakoyucunun, bu farklı cezaların

tehdidinin, önlenmesi amaçlanan suçu işlemeye meyletmiş insanların

kafasındaki etkisini bilmesi gerekir. Fakat maalesef, bu etkinin tam bir

bilgisine sahip değiliz ve bu bilgiyi elde edebilecek bir pozisyonda da

değiliz, zira bu, ancak deneyle mümkündür ve sosyal bilimler alanın-

da deney çok sınırlı ölçüde mümkündür. Bu nedenle adalet sorunu,

varsayılan bir amaç için uygun aracın ne olduğu sorununa hasredilse

bile, hiçbir zaman rasyonel olarak cevaplanamaz. Cevaplansa bile o

cevap, davranışımızın, bilincin gerektirdiği, tam bir meşrulaştırılması

olamaz. En uygun araçlarla en uygun olmayan amaçlar elde edilebilir.

Atom bombasını düşünün. Amaç aracı meşrulaştırır doğrudur, ancak

araç amacı meşrulaştırmaz ve sözünü ettiğimiz meşrulaştırma, daha

başka bir amaç için araç olmayan, davranışımızın nihai meşrulaştırma-

sı olan nihai amacın meşrulaştırılmasıdır.