

TBB Dergisi 2013 (107)
Hans KELSEN
441
Ancak mutlak bir meşrulaştırma ihtiyacı, her türlü rasyonel dü-
şünceden daha kuvvetli görünmektedir. Bu nedenle, insanoğlu bu ih-
tiyacın tatminine, din ve metafizik yoluyla ulaşmaya çalışmaktadır. Bu
da mutlak adaletin bu dünyadan öteki dünyaya havale edildiği anla-
mına gelir. Mutlak adalet, insanüstü varlığın, yani özellikleri ve işlev-
leri, tanımı gereği insanın idrakine açık olmayan Tanrı’nın zorunlu bir
özelliği ve onun gerçekleştirilmesi de Tanrı’nın zorunlu bir işlevidir.
İnsan, Tanrı’nın varlığına inanmak zorundadır ve bu da mutlak ada-
letin varlığına inanmak anlamına gelir; ancak insan bunu anlamaya
muktedir değildir. Adalet sorunun bu metafiziksel çözümünü kabul
etmeyenler ve yine de mutlak değerler düşüncesinde ısrar edip onları,
rasyonel-bilimsel bir şekilde belirleyebileceğini umanlar, kendilerini
bir yanılsamayla, yani insanın aklından mutlak değerlerin türetilebi-
leceği bazı temel ilkeleri bulmanın olanaklı olduğu fikriyle, kandır-
maktadırlar. Fakat gerçekte bu değerler, son tahlilde, buna inanan
insanların aklının duygusal unsurlarıyla belirlenmektedir. Bu mutlak
değerlerin belirlenmesi ve özelde bu şekilde elde edilen adalet idesi
tanımı, her türlü toplumsal düzenin adil olarak meşrulaştırılabileceği
boş reçetelerden başka bir şey değildir.
Bu nedenle, en eski zamanlardan günümüze kadar tanımlanage-
len birçok adalet öğretisi, kolaylıkla iki temel türe indirgenebilir: me-
tafiziksel-dinsel ve rasyonel, ya da daha tam ifadesiyle, rasyonelimsi
adalet anlayışları.
IV
Metafiziksel türün en tipik temsilcisi Eflatun’dur. Onun bütün fel-
sefesinin temel sorunu adalettir ve bu sorunun çözümü için o, meşhur
idealar
düşüncesini geliştirmiştir. İdealar, idealar dünyasında var olan
aşkın varoluşlardır. Onlar, bu dünyada gerçekleştirilmesi gereken,
ama hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, mutlak de-
ğerlerdir. Diğer bütün düşünceleri önceleyen ve diğer bütün düşünce-
lerin geçerliliğini aldığı temel idea, mutlak iyi ideasıdır. Eflatun’un fel-
sefesinde bu ideanın oynadığı rol, Tanrı’nın herhangi bir dinin teolojisi
için oynadığı rolün tamamen aynısıdır. Mutlak iyi ideası, Eflatun’un
bütün diyaloglarının kavranmasını amaçladığı, adaleti ima eder. Ada-