Background Image
Previous Page  154 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 154 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (108)

Mustafa Bayram MISIR

153

Duguit’ye göre, “egemenlik kavramı her şeyi izah etmekten çok

uzaktır, teorik olarak kabulü mümkün değildir, pratik olarak ta gide-

rilemez açmazlara çarpmaktadır ve iç kamu hukuku ile bilhassa dev-

letler kamu hukukunun gelişmesine engel olmak gibi vahim sonuçlar

doğurmaktadır” (1954: 56)

16

. Egemenlik kuramında, sözleşme kura-

mı doğru kabul edilse bile, ilk olarak, egemenliğin emreden bir irade

gücü olduğu varsayılır ki, bu “devletle uyrukları arasındaki sözleşme

hükümlerinin mecburi karakterde olduğunu kabul etmeye elverişli

değildir. Taraflar eşit olmadıklarına göre, hakiki bir sözleşme, devle-

te yerine getirilmesi mecburi borçlar yükleyen sözleşme imkânsızdır”

(1954: 57).

Egemenlik kuramında, ikinci olarak, Almanların -Hegel’in- sko-

lastik formülüyle, egemenliğin kendi kendini belirten bir irade oldu-

ğu, yani kendi hareket sahasını ve amacını kendi belirleyen bir irade

olduğu, dışarıdan belirlenen bir amaçla sınırlanması mümkün olma-

yan bir irade olduğu, “kendi yetkisinin yetkisini taşıdığı” varsayılır

ki, böyle anlaşılan egemenlik devlete ait olursa devlete üstün hiçbir

kuvvet devletin hareketini sınırlayamaz. Böylece devlet üstün bir hu-

kuk kuralı ile bağlanamayacağından, bunun sonucunda kamu hukuku

olamaz. Duguit, “böyle bir sonuç karşısında ne kadar şiddetle protesto

etsek azdır” kanısındadır (1954: 58).

Egemen gücün tek olduğuna dair diğer varsayım, federal devleti

açıklayamaz. Keza, kuvvetler ayrılığı ile de egemenliğin bölünmezliği

çelişir

17

. Son olarak da, egemenliğe atfedilen beşinci nitelik, egemen-

liğin devredilememesi ve zaman aşımına uğramaması, temsile dayalı

modern parlamenter rejimleri açıklayamaz

18

.

16

Bana göre, burada Duguit, iç kamu hukuku ile aynı zamanda sosyal dayanışmayı

ve dış kamu hukuku ile de aynı zamanda evrensel barışı anlar. Lenin için de

devlet, sınıf sömürüsünü olanaklı kılan baskı aygıtı ve emperyalist savaşların

aracıdır (1999).

17

“Bu kuvvetlerin ayrılması ile egemenliğin bölünmezliği nasıl uzlaştırılabilmiştir?

Egemenlik bir ve bölünmez olmakla beraber yürütme kuvveti, yasama kuvve-

ti, yargı kuvveti adlarıyla hepsi de egemen ve bağımsız üç kuvvet mevcut olur?

Bu sorguya cevap olarak, bu işte, Hıristiyan dinindeki üçlük (

trinit

e) sırrı gibi bir

hukukî sır mevcut olduğunu ileri sürmekten başka bir şey söyleyemediler” (Du-

guit, 1954: 59).

18

“Bir takım egemenlik teoricileri, J. J. Rousseau’ya uyarak, egemenlik temlik edile-

mediğine göre temsil de edilemez neticesine varmışlardır. ‘Politik temsil süresince

egemenlik, asıl hak sahibinden temsilcilere geçmiş sayılır ve böylece bir müddet

için egemenlik temlik edilmiş olur; bu ise imkânsızdır” (Duguit, 1954: 59).