Background Image
Previous Page  157 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 157 / 417 Next Page
Page Background

Hukuk ve Devlet Özdeşliğinin Ötesinde Kamu Hukuku

156

devletin meşruluğu, yalnız ve yalnız topluluk halinde yaşayan insan-

lara düşen ödev üzerine kurulabilir. Böylece Duguit, hukuki realizmi

içinde metafizik devlet anlayışını ve egemenlik teorisini yıktığında,

yerine,

kamu hizmeti organizasyonu olarak devlet görüşünü

koyar: Bütün

iradeler bireyseldir, hepsinin değeri aynıdır; irade hiyerarşisi yoktur.

Özne bakımından her iradenin değeri aynıdır. İradelerin değeri an-

cak yöneldikleri maksada göre belirtilebilir, “idare edenlerin iradesi

bu sıfatla hiç bir kuvveti haiz değildir; fakat bir kamu hizmetinin teş-

kilatlanması ve işlemesi maksadına yöneldiği ölçüde değer ve kuvvet

kazanır” (1954: 76). Böylece kamu hizmeti kavramı egemenlik kavra-

mının yerine geçmiş bulunmaktadır:

Devlet artık emreden bir egemen

kudret değildir; ellerinde tuttukları kuvveti kamu hizmetlerini kurmak ve iş-

letmek için kullanmakla ödevli bir takım bireylerdir

.

Kamu hukukunun temel

kavramı kamu hizmeti kavramıdır

(1954: 76).

Nitekim Duguit, kamu hukukunun inceleme nesnesinin daraltıl-

masına, “münhasıran” da kamu hukuku ile özel hukuk arasında ya-

pılan ayrıma karşı çıkar. Yukarıda aktardığım gibi, kamu hukukunun

ampirik olarak devletle ilgili olduğunu kabul eder ama hukuk, kamu

hukuku ve özel hukuk diye ayrılmaz; olsa olsa objektif hukuk (yasa,

law

) ve subjektif hukuk (hak,

right

) diye ayrılabilir; kaldı ki, bu ikinci-

si de yanlıştır (1954: 16). Bu çok önemlidir, çünkü, kamu hukuku ve

özel hukuk olarak yapılan ayrım, “aslında Almanlardan gelmiş” ve

“bir çoğu gizli amaç güden” bu hukukçuların, “kamu hukukunu özel

hukukun zıddı olarak belirtmekte,

devletin kendi taahhütleriyle borçlu

tutulamayacağını savunmak için hukuki görünüşte bir dayanak bulmaktan

başka bir amaçları olmamıştır

” (abç, 1954: 16-17).

Kapitalizmde kamusal olanla özel olanın ayrılması, devletin ege-

menlik ideolojisi içinde kurulan fetiş karakterinin bir biçimidir. Bu

yüzden Duguit’nin bu itirazı, kamu hukukunu devlete karşı düşüne-

bilmek için esaslı bir başlangıç noktasıdır. Duguit’nin eleştirdiği, bu-

gün de Türkiye kamu hukuku kürsülerinde kabul gören yaklaşım ise,

kamu hukukunu devletle, özel hukuku ise kişilerle ilişkilendirerek,

“kamu hukuku, devletle, özel hukuk ise kişi ile ilgili hukuk kural ve

kurumlarını inceleyen ve açıklamaya çalışan hukuk dallarıdır” diye-

rek disiplinleri ayırır (Zabunoğlu, 1973: 28).

Bu, Jellinek’ten kaynaklanan yaklaşım, köklerini Roma’ya götüre-

rek, kamu hukuku ile özel hukukun içeriğinin üç nedenle ayrıştığını