Background Image
Previous Page  158 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 158 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (108)

Mustafa Bayram MISIR

157

ileri sürer. İlk olarak, kamu hukukunun geçerli ilkesi, kamu yararı ile

sınırlı egemenliktir, özel hukukta ise irade özgürlüğü ve sözleşme ser-

bestliği ilkeleri egemendir (1978: 28). İkinci olarak, iki hukuk alanında-

ki hak sahipleri de ayrıdır. Kamu hukuku alanında hak sahibi genel-

likle, en üstün iradeye ve kudrete yani egemenliğe sahip olan, Devlet

ile, Devlet kudretinin belirli parçacıklarını kullanmaya yetkili kılınan

diğer kamu hukuku tüzel kişileridir. Ayrıca, her iki hukuk alanında

hak sahibi olanların bulundukları durumun ortaya koyduğu düzeyin

de ayrı olduğu kabul edilmektedir:

Gerçekten, genellikle özel hukukta hak sahipleri, hukuk bakı-

mından eşit iradelere sahip gerçek ya da tüzel kişilerdir; bunların

iradelerinin genellikle, bir altlık-üstlük ilkesi içinde görülmesine

imkân yoktur: Bunların iradelerinin genellikle hukuk bakımından

eşit olduğu kabul edilir.

Kamu hukukunda ise, üstün Devlet kudretine sahip yani

egemen olan Devlet karşısında bireylerin hak sahibi olarak gö-

rülmelerinin sınırlılığı bir yana, bireylerin iradeleri ile Devlet’in

iradesinin aynı hukuksal düzeyde bulunmadığı, Devlet kudretine

sahip iradenin emir ve komuta etmek durumunda ve yerinde bu-

lunduğu, hatta bu yetkiye sahip olma bakımından Devlet’in bir

nevi tekel durumundan yararlandığı, bireylerin ise genellikle Dev-

let iradesinin emirlere uymak, onun gereğini yapmak durumun-

da ve zorunda oldukları kabul edilmektedir; bunun doğal sonucu

ise, Kamu Hukuku alanında birey iradelerinin, hukuki bakımdan,

Devlet’inkine bakarak daha alt bir düzeyde bulunduğunun kabu-

lüdür. (1973: 29)

Duguit’nin sözünü ettiği gizli amacın

hukuki politik ideoloji içinde

iyi bir temsili olduğundan ötürü tümüyle aktardığım bu uzun pasaj,

hukuktaki kamu ve özel ayrılığının kişilerin özel çıkarlarını devlete

karşı savunmak için değil, aksine devleti egemenlik kuramı içindeki

fetiş karakteriyle hukuki kişilik sahibi olarak düşünmek için geliştiril-

diğini açıkça gösterir. Bu aynı konum Kelsen’in saf hukuk kuramın-

da da, devlet hukuk tüzel kişisi sayılarak temsil ve tekrar edilir (2000:

429-450). Bunun sonucu ve üçüncü olarak, her iki hukuk alanındaki çı-

karlar farklıdır; kamu hukukunda “doğrudan doğruya sosyal ve genel

menfaatlerin düzenlenmesi ile karşılaşıldığı halde, özel hukukta özel

ve kişisel yararların düzenlenmesi söz konusu”dur (1973: 29).