Background Image
Previous Page  168 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 168 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (108)

Mustafa Bayram MISIR

167

‘Herkesten yeteneğine göre herkese ihtiyacına göre!’” (Marx ve Engels,

1989: 30-31; Kürkçü, 2009: 35). Kürkçü’nün açıkça belirttiği üzere;

Kapitalizmin tahlili ve eleştirisi üzerine kurulu bu tanımdan

yola çıkılıp “reel sosyalizm”lerin incelenmesinin ulaştırabileceği

tek yargı,

bunların komünist toplumlar olmadıklarıdır

. Çünkü birinci

olarak, bu toplumların hiçbirinde, birer devrimle işçi devletleri

kurulduğunda “evrensel olarak gelişmiş” bir üretici güçler kitlesi

bulunmuyordu. İkincisi, bu ülkelerin hiçbirinde proletarya “sö-

nen bir devlet”i yönetmedi. Üçüncüsü, bu ülkelerin hiçbirinde,

üreticiler kendi emeklerinin koşullarına egemen olmadılar. Niha-

yet dördüncüsü bu ülkelerin tümünde de kurulduğu kadarıyla

komünizmin ilk evresi kısmi kaldı. (abç, 2009: 35)

Halbuki Lenin,

Devlet ve Devrim

’de burjuva devlet makinesinin

parçalanmasını, bu parçalanmış makinenin yerine ancak “daha tam bir

demokrasi”nin geçebileceğini öngörür: Düzenli ordunun lağvı, görev-

lilerin seçimle gelmesi ve geri çağrılabilir olması. Burada devlet artık,

“bir azınlığın özel baskı aygıtı” olmaktan çıkacak, büyük çoğunluğun

kamusal öz yönetim ve öz denetim sürecine dönüşecektir. Burada ar-

tık özel bir aygıta gerek kalmayacaktır. Böylece devlet sönmeye baş-

layacaktır. Bu yeni türden devlette parlamentarizmde son bulacaktır.

Lenin’in kitabını yazdığı dönemin genel koşulları, daha sonra

Marksist “siyaset bilimi”nin inceleme konusu yaptığı sınıf iktidarının

siyasal düzeyi, devletin göreli özerkliği, kapitalist devletin biçimleri

ve bunların birbirlerine geçişi, devletin altyapısal ve üstyapısal işlevle-

ri vb. (Carnoy, 1984) üzerinde uğraşılmasını neredeyse gereksiz kılar.

Bugün, Ekim Devrimi’nin kapitalizmin son bulmasına yol açmadığına

bakarak Lenin’in bu perspektiflerinin tarih tarafından yanlışlandığı

ileri sürülebilir (Gözler, 2009: 37). Ancak bu tezin, “emperyalist savaşın

devrimci bir bunalımın içine sürüklediği bütün Avrupa’da kapitaliz-

min son bulmamış olmasının, bu devrimin imkân ve şartlarının İkinci

Enternasyonale bağlı proleter kitle partilerince idrak edilmemiş olma-

sıyla da çok yakın bir ilgisi olduğu” göz ardı edilerek (Kürkçü, 2009:

30) hemen kabul edilmesi pek de gerçekçi değildir (Bensaïd, 2010: 65).

Tersinden de bu, bugün komünizm sözcüğünün ısrarla, Çin Halk

Cumhuriyeti gibi liberal otoriter bir devletle, Ekim Devrimi mirasının

da çoğunlukla davalar, temizlik hareketleri, toplu sürgünlerle ilişki-

lendirildiği (Koestler, 1999; Curtois ve diğerleri, 2000) gerçeğini değiş-