

TBB Dergisi 2013 (108)
Mehmet Şükrü NAR
279
türleri her iki norm anlayışında da suçtur), aralarındaki temel farklı-
lığın ise çoğu durumda yaptırımlarda farklılaştığı göze çarpmaktadır.
Yaptırımlar ise toplumsal düzenin işleyişi bakımından bireyi(leri), ya-
salar veya kültürel normlar vasıtasıyla topluluğun belirlemiş olduğu
kurallara uymaya zorlamaktadır. Topluluktan dışlama, ayıplama…
gibi düşük dereceli yaptırımlar olabileceği gibi şiddet içerikli yarala-
ma ve hatta ölümle sonuçlanan yaptırımlara da rastlanabilmektedir.
Ülkemizde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görü-
len kültür veya töre suçları olarak atfedilen, suçun kültürel boyutunu
yansıtan, namus ve kan davası adı altında işlenen cinayetler buna ör-
nek teşkil edebilmektedir.
II. Suç Olgusunun Kültürel Boyutu
İlkel topluluklardan günümüz topluluklarına kadar insanlık tarihi
pek çok aşama kaydetmiştir. Kominal yaşamamın getirdiği yaşam dü-
zeninden, yerleşik yaşama oradan da modernitenin hakim olduğu gü-
nümüz toplumsal yaşamı ortaya çıkarmıştır. Ancak bu demek değildir
ki, her topluluk aynı sosyal ve kültürel yaşam evresinden geçerek bu-
günkü manada toplumları meydana getirsin. Birçok toplumsal yapı,
bu değişimi belli bir dönemde hızlı olarak kabul ederken ve o şekilde
uygularken, birçok topluluk bu değişim hızının gerisinde kalmıştır.
Günümüzde bile komünal yaşamın hakim olduğu avcı-toplayıcı grup-
lara rastlanabilmektedir.
Süreç içinde teknolojide, ekonomide, düşüncede, eğitimde, ör-
gütlenme biçiminde… yaşanan hızlı gelişmeler geleneksel normlara
ve yasalara farklı bir algılayış getirmiştir. Modernitenin var olduğu
sanayileşmiş toplumlarda bu algılamanın bir sonucu olarak geçmişe
dayalı örf, adet, tutum, görenek…gibi geleneksel yaşam tarzıyla öz-
deşleşen alışılmış davranış biçimleri büyük ölçüde terk edilerek yerine
yazılı hukuk normlarının baskın olduğu bir realiteye bırakmıştır. Buna
karşılık bu değişim sürecine ayak uyduramayan toplumlar ise ya geç-
mişten gelen geleneksel davranış kalıplarını devam ettirmişler ya da
Anadolu toplumunda olduğu gibi bir tarafta geleneksel yaşam biçimi,
bir tarafta modernitenin hakim kılındığı (veya kılınmaya çalışıldığı)
bir anlayış hakim olmuştur. Dolayısıyla geleneksel anlayışın benim-
sendiği, kültürel değerlerin ön plana çıkarıldığı bu gibi toplumlarda