

TBB Dergisi 2013 (108)
Mehmet Şükrü NAR
283
İlkel toplumlarda büyük ölçüde törenin çiğnenmesi davranışın
neden olduğu sonuca göre değerlendirilmektedir. Eğer ortada zarar
ve ziyandan doğacak bir mağduriyet varsa sebebine bakılmaksızın bu
giderilmelidir. Ya da ortada bir kasıt yok ise Filipin yerlilerinde oldu-
ğu gibi zarar talep edilmeyebilir. Suçun tasarlanarak işlenmesi ise bazı
ilkel topluluklarda cezanın arttırılma sebebidir. Yani, bu tür topluluk-
larda yaptırımın ne şekilde olacağı topluluklar arası değişkenlik göste-
rebilmektedir. Bu durum ekseriye geleneksel normların yorumlanma-
sı ve uygulama noktasındaki farklılıktan kaynaklanır. İlkel toplumlara
göre daha karmaşık bir yapılanma gösteren cemaat, aşiret ve klan gibi
örgütsel sistemlerde ise suçu işleyen kişiye uygulanacak cezai müeyyi-
de topluluğun oy birliği veya klan liderinin eğilimleri doğrultusunda
verilir. Cezalar mağdur olan kişinin ve onun bağlı olduğu birliğin bek-
lentilerini karşılayacak şekilde olmalıdır. Aynı zamanda işlenen suç
eylemi, kendi aşiretinin harici bir diğer cemaat ya da aşirete karşı ya-
pılmış ise kolektif anlayış içinde diğer cemaat üyeleri birleşerek ortak
tavır alabilir ve böyle bir durum aşiretler arası kan davasına dönüşebi-
lir
(
Bicchieri,2006; Garland, 2001; Wells, 1994).
Geleneksel yaşam biçimin benimsendiği toplumlarda ya da on-
ların alt kültürlerinde yer alan akraba grupları, klan veya aşiret ör-
gütlenmelerinde ahlaki kaideler veya sürdürülen davranış biçimleri,
yasalara göre daha fazla uygulama alanı bulan hatta onların yerlerine
geçebilen toplumsal denetim aracıdır. Bu tür topluluklarda uygulanan
kuralların ihlali durumunda cezalar çoğu kez, toplumsal baskı, yani
suçun türüne göre yerme, dedikodu, kişiyi dikkate almayarak yalnız
bırakma, dışlama veya inançlara dayalı ahlaki yaptırımlar şeklinde
olabilmektedir. Öldürme cezası ise fazla uygulanmamakla birlikte,
yinede intikam amacıyla görülebilmektedir. Örneğin kan davası, pek
çok kültürde karşılaşabileceğimiz-özellikle geleneksel topluluklarda-
sosyo-kültürel kaynaklı bir şiddet suçu olma özelliğini korur (Bates,
2009: 423-428).
Suç kavramının kültürel bir olgu olarak incelenmesi suçun, çeşit-
li sosyal ve kültürel sebeplerle ilişkili olarak, kültürel yönden kişinin
bağlı olduğu ve doğumuyla hazır bulduğu ya da sonradan yaşam
alanı olarak kabul ettiği çevre koşullarına bağlı olarak farklılık gös-
terebilmesidir. Bu yönüyle kültür, kişinin bağlı olduğu gruba özgü,
yönelen eylem şekli ile bireyin, kişilik yapısını etkileyebilmekte ve kül-