Background Image
Previous Page  281 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 281 / 417 Next Page
Page Background

Kültürel Hukuk: Geleneksel Kontrol Mekanizmaları

280

veya toplumların alt kültürlerinde yazılı olmayan, geçmişten sürege-

len alışılmış davranış kalıpları suç ve suça yönelik yaklaşımların da

belirleyicisi olmuştur.

Her toplumda davranışları yöneten, toplum bütününe ait normlar

olduğu gibi; sadece belirli gruplar tarafından oluşturulan kültürel ve

diğer sosyal farklılıklara bağlı olarak değişkenlik gösteren uygulama

araçları bulunur. Bunlar daha çok o topluluğa özgü kültürel değerleri

yansıtırlar. Bu yönüyle kültürel öğeler(ya da dinamikler), toplumsal

işleyişin resmi olmayan kurallarıdır.

Kuralları ise bireyin içinde yer

aldığı sosyal ve kültürel yaşama uyumu sağlamak adına kişinin nasıl

davranması gerektiğinin ortak bir algılanışı bir ölçütü olarak görebi-

liriz. Ya da kurallar, bireyin diğer bir kişi veya toplulukla olan ilişki-

lerini düzenleyen ve bunların sınırlarını belirleyen- herhangi bir olay

ya da durum karşısında nelerin yapılmaması gerektiğini ya da nelerin

nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini öngören- yaklaşımlar bütünü

olarak açıklayabiliriz. Dolayısıyla kuralları, insan ilişkilerini düzenle-

yen, ona topluluk kimliği kazandıran ve bu ilişkileri bir o kadar da

sınıflandıran ilkeler bütünü olarak görebiliriz (Lull, 2000:75-78).

Normlar, bir topluluk içinde kontrol mekanizmasıdır ve toplum,

bireylerin öngörülen bu kurallara uymalarını bekler. Böylece var olan

düzenin güvence altına alındığı ve toplumun anlaşmazlıktan doğan

çatışma ya da kaos ortamından uzaklaştırılacağı varsayılır. Ancak bu

demek değildir ki toplulukça düzenlenen her kural doğru bir anlayış-

tır. Uygulanan kurallar ve yaptırımlar hatalı davranışları düzeltirken,

anlaşmazlıkları çözerken; buna karşın başka eşitsizliklere, anlaşmaz-

lıklara hatta başka suçlara neden olabilir. Yani yasalar çerçevesinde

veya geleneksel anlayışla oluşturulmuş bir uygulama biçimi kişinin/

kişilerin arzu ve ihtiyaçlarını karşılayamayabilir (Bates,2009:427-428).

Bir toplumda sapma ya da ahlak dışı olarak nitelendirilen bir dav-

ranış biçimi diğer bir toplumda kabul görebilir. Bu aşamada suçun,

görecelik kavramıyla ifade edilmesi noktasında hareket tarzımız ne ol-

malıdır? Suç ve onu oluşturan nedenleri incelediğimizde ortaya çıkan

en önemli sorun, suçun ne ifade ettiğinin tam olarak açıklanamaması-

dır. Çünkü suçun bazı kesin çizgileri hariç(cinayet, gasp, terör…) suç

olarak tanımlanması o topluma ait yasalar çerçevesinde veya gelenek-

sel yaklaşım ile mümkün olabilmektedir.