

Kültürel Hukuk: Geleneksel Kontrol Mekanizmaları
282
topluluğu bir bütün halinde algısını (kollektif tepkisini) ve yaşayışını
temsil etmesi bakımından yasalara göre çok daha önemli bir olgudur.
Yani bir tarafta modernleşmenin getirdiği yasalar, diğer bir tarafta
sürdürülen davranış kalıpları, suç ve suçlu arasındaki ilişkiyi ortaya
çıkarmakta ve tanımlamaktadır. Örneğin bir hırsızlık suçu, avcı-top-
layıcı gruplarda veya cemaat tarzı örgütlenme yapılarında çok az gö-
rülmektedir. Komünal yaşamın benimsendiği gruplarda besinin ortak
tüketilmesi ve çalınacak ortada bir eşya olmaması nedeniyle hırsızlığa
ihtiyaç duyulmamaktadır. Cemaat yapılanmalarında ise bu tip suçlar,
kolektif anlayış içinde tepki görmekte ve ahlaki ve dinsel yönü dikkate
alınarak ağır yaptırıma tabi olabilmektedir. Birey yaşam alanı olarak
belirlediği ortamdan böylesi bir durumda dışlanacağını, saygınlığını
yitireceğini ve akraba çevresinden maddi ve manevi her türlü yardım-
dan yoksun kalacağını bilmektedir (Malinowski,1998;Wells,1994).
Benzer bir örneği şiddet suçları içinde verebiliriz. Örneğin Eskimo,
Dobu gibi bazı ilkel toplumlarda cinayet eylemi suç olarak kabul gör-
mez. Oysa dinsel inanışlara bağlı olarak topluluk için önem arz eden
tabunun
veya
sembolün
çiğnenmesi doğaüstü varlıklara veya atalarının
ruhlarına karşı yapılmış büyük bir saygısızlık ve günah olarak kabul
edilir; keza
büyücük
suçu da kabilenin tümüne karşı yapılmış büyük
bir suç nedeni olabilmekte ve klan üyesine ölüm cezası verilebilmek-
tedir (Malinowski, 1998). Örneğin, Güney Pasifik Papua Yeni Gine’de
Biami olarak adlandırılan avcı-toplayıcı bir grup için yamyamlık 1972
yılına kadar yemek kültürünün bir parçası olmuştur. Günümüzde ise
bu topluluk yamyamlığı, bir kişinin büyücülük ya da cadılık yapması,
kurbana hakaret etme biçimi veya karşı kabileden intikam alma ama-
cıyla yenilmesi olarak açıklamaktadır. Eskimolarda ise yük taşımayan
ve iş görmez olarak kabul edilen ailenin yaşlı üyeleri, çocukları tara-
fından ormana götürülür ve öldürülürdü. Aynı durum, ritüelin bir
parçası olarak insanın kurban edilmesi olayında da meydana gelmiş-
tir. Uganda’nın köylerinde güç, sağlık ve refah anlayışının getirdiği
bir inanışa bağlı olarak kabile büyücüleri tarafından çok sayıda çocuk
kurban edilmiştir. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Keza
yakın geçmişimizde Meksika ve Brezilya’da ortaya çıkarılan toplu me-
zarlarda yapılan incelemelerde de aynı durumu görmek olasıdır. Bü-
tün bu yaşanışlar birer şiddet içerikli bir cinayet suçu olup o kültüre
özgü bir davranış modeli-mevcut kültürün bir parçası ya da yaşam
biçimi olarak kabul gören anlayışlar- olarak karşımıza çıkmaktadır.