Background Image
Previous Page  57 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 57 / 417 Next Page
Page Background

Kentsel Dönüşümün, 6306 Sayılı Yasa Kapsamında Hak ve Özgürlükler Açısından Ele Alınması

56

menin durdurulması kararı alınması olanağının ortadan kaldırılması,

hak arama özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

3091 sayılı Yasa’ya göre verilmiş kararlar üzerine idari yargıya

başvurulması halinde, yürütmenin durdurulması kararı verilemeyece-

ği öngörülmesi nedeniyle konunun Anayasa Mahkemesine taşınması

üzerine Anayasa Mahkemesince verilen kararda

73

düzenlemeye adil

yargılanma hakkı açısından yaklaşılmıştır.

“…bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri huku-

ka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek

sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm

devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,

yargı denetimine açık olan devlettir.

Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin, özlerine do-

kunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere

bağlı olarak ve ancak yasayla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların Anayasa’nın

sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gerek-

lerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Adil yargılanma hakkını düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesinde, “Her-

kes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde

davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip-

tir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.”

denilmektedir. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama öz-

gürlüğü, bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgür-

lüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan

en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir haksızlı-

ğa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız

bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin,

zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde

dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı

tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur…”

Kararın devamında Mahkemenin konuyu hak arama özgürlüğü

açısından da irdelediği ve;

73

Anayasa Mahkemesinin 03.06.2010 tarih ve E:2008/77 K:2010/77 sayılı kararı,

30.10.2010 gün ve 27744 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.