

TBB Dergisi 2013 (109)
Sadullah ÖZEL
103
düzenlemeleri olmuştur. Bu düzenlemeler, AYM tarafından mülkiyet
hakkı ihlali olarak değerlendirilerek iptal edilmiştir. AYM’nin kamu-
laştırma bedeli olarak, taşınmazın gerçek karşılığı yerine vergi değe-
rinin esas alınmasına yönelik anayasa değişikliğini iptal ettiği karar
gerekçesi buna örnek gösterilebilir.
21
AYM’nin, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasında kamulaştır-
ma tarihinin esas alınacağını öngören düzenlemeyi iptal ettiği kara-
rındaki gerekçesinin aktarılması uygun olacaktır.
22
Karar gerekçesin-
de, “
Kamulaştırma, malikin rızası olmaksızın, Devletin, kamu yararına özel
mülkiyeti sona erdirdiği bir işlemdir. Bu durum gözetilerek, malikin mülkiyet
hakkının zedelenmemesi için Anayasa’nın 46 ncı maddesinde gerçek karşılık
esası benimsenmiştir. Gerçek karşılığa ulaşmayı engelleyen düzenlemelerin
Anayasa’nın 35 inci maddesinde yer alan mülkiyet hakkını da zedeleyeceği
açıktır. Kamu yararı bulunması, kamulaştırma kararının yasada gösterilen
esas ve usullerine uyulması, gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi ka-
mulaştırmanın Anayasal öğeleridir. Bu öğelerden birinin bulunmaması ka-
mulaştırma işlemini Anayasa’ya aykırı hale getireceği gibi, Anayasa’nın 35
inci maddesi ile korunan ve sınırları belirtilen mülkiyet hakkına da aykırılık
oluşturur. Gerçek karşılığın bulunmasına engel teşkil eden itiraz konusu ku-
raldaki “kamulaştırma tarihi” ibaresi Anayasa’nın 35 ve 46 ncı maddelerine
aykırıdır.
” denilmiştir.
21
“…Kamulaştırmaya gelince, bu, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve bu hakkı ortadan
kaldıran bir işlemdir. Ancak kamulaştırma işleminde kamu yararının var olması göz
önünde tutulacak temel öğedir. Kamu yararının bulunmadığı hallerde kamulaştırmadan
da söz edilemez. Daha açık bir deyimle, kamu yararı olmadıkça, devletin değil gerçek kar-
şılıkla bunun çok daha üstünde olan bedellerle dahi bireylerin mülkiyet hakkına el atması
düşünülemez. Devlet olarak, kamu kuruluşları olarak, halka hizmet götürmek veya iste-
nilen ekonomik kalkınma görevini yerine getirebilmek, başka bir deyimle daha yaygın bir
kamu görevi yapabilmek için bireylerin özel mülkiyetinde bulunan kimi taşınmaz malların
kamulaştırılması gerekli olabilir. Bu gibi hallerde devlet zoralım hakkının sahibidir. Kamu
yararı kamulaştırmayı zorunlu kılıyorsa devlet bu hakkını kullanacaktır. Ancak, bu hakkın
karşısında bireylerin de kamulaştırılan taşınmaz mallarının bedellerini istemek hakkı var-
dır. Mülkiyet hakkının doğal bir sonucu olarak, bu bedelin, taşınmaz mal değerinin tam
karşılığı olması gerekir. Bir yanda devlet veya kamu kuruluşu, kamu yararının zorunlu
kıldığı hallerde, bireylerin rızasına bakmaksızın onların mülkiyetindeki taşınmazları alma
hakkını kullanacak, öte yanda bireyler kamulaştırılan taşınmazlarının tam karşılıklarını,
mülkiyet hakkının gereği olarak, devletten istemek hak ve yetkisini ellerinde tutacaklardır.
Bu hakların yerince kullanılmasına elverişli olmayan bir hukuk düzeninin demokratik hu-
kuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacağı açıktır…”
Bkz. Anayasa Mahkemesi E.1976/38
ve K. 1976/46 T.12.10.1976
22
Anayasa Mahkemesi E.2002/79 ve K. 2003/29, T.09.04.2003