Background Image
Previous Page  187 / 485 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 187 / 485 Next Page
Page Background

Anayasa Yargısının Meşruluğuna Bir İtiraz Olarak “Egemenlik”

186

değerleri belirleme işlevini görecek bu anlayış biçimi, bütün bir sis-

temin kurallarını üretecek ölçü birimi olarak “dokunulmaz”, “tartı-

şılmaz” ve dolayısıyla da “kutsal” niteliğine sahiptir. Ünlü Alman

düşünür Carl Schmitt’in sözleriyle, çağdaş devlet kuramının hemen

bütün temel kavramları aslında birer dünyevileştirilmiş ilahiyat kav-

ramlarıdır. Her şeye gücü yeten Tanrı, her şeye gücü yeten kanun ko-

yucuya dönüştürülmüştür. Görüldüğü üzere anlayış biçimi değişse

de “kutsal miras” dünyevileşerek çağdaşlığa (!) aktarılmıştır

40

. Böy-

lelikle siyasi değişimler tarihi, var olan kutsallık inancına dayanan

değerlere karşı yeni bir kutsallık inancıyla ve fakat bu tipe yönelik bir

anlayış biçimi değişikliği girişimleri olarak kabul edilebilir. Esasında

“anlamdan” söz edebilmek için temel bir ölçü ve değer gerekir. Bu

değer ve ölçünün adı ne olursa olsun, bunlar, bütün değerleri anlam-

landıran olarak kutsallık kazanacaktır. Yine herhangi bir toplumdaki

meşruiyet anlayışını belirleyen yöntemlerin kaynağı ile kutsallığın

kaynağı ve bu kaynağa ulaşan yöntemler özdeştir. Geçmişe bakıldı-

ğında anılan kaynağa dayandırılan birçok yöntemin ortaya konuldu-

ğu kolaylıkla gözlemlenebilir. Bir soyun, sınıfın ya da öğretinin do-

kunulmazlığı etrafında somutlaşmışlık, meşruiyet kaynaklarından

bir kaçını oluşturur. Bu üç yönteme yakından bakıldığında onların

ortak yönünün, kutsal olana ancak kutsal olanların yaklaşabileceği,

halkınsa bu aracılara boyun eğerek meşruiyetin gerçekleştirilebilece-

ği inancının olduğudur. Egemenlik anlayışının ister önceki dönem-

lerdeki biçimi olsun ister ilerleyen sayfalarda anlatılacak biçimi olsun

her ikisinde de, az önceki üç yöntemin ortak yönlerinden farklı bir

durumla karşılaşılmaz.

On yedinci yüzyıldan beri merkezî krallıkların, on dokuzuncu

yüzyıldan beri de ulus devletlerin olmazsa olmaz bir parçası sayılan

ulusal egemenlik kavramı, içe ve dışa dönük olmak üzere iki farklı

anlamı ifade etmektedir

41

. On yedinci yüzyılda, ulusal egemenliğin,

devlet içerisinde uygunan iktidarı ifade eden içe dönük olanına pek

40

“Günümüzde devlet egemenliği Tanrısal gücün laikleştirilmiş, dünyevileştiril-

miş biçimidir, bu anlamıyla katı bir modernizmin ürünüdür.” Uğur Kömeçoğlu,

“Kürt Sorununda Egemenlik Kavramı veya Efendileri Çoğaltmak (1)”, Zaman,

15 Mart 2013, (Çevrimiçi)

http://www.zaman.com.tr/yorum_kurt-sorununda-

egemenlik-kavrami-veya-efendileri-cogaltmak-1_2065342.html, 16 Mart 2013.

41

Baskın Oran, “Ulusal Egemenlik Kavramının Dönüşümü, Azınlıklar ve Türkiye”,

Anayasa Yargısı, S. 20, Ankara, AYM Yayınları, 2003, s. 61.