

Türk ve Alman Ceza Hukuku Sistemlerinde Kusur Prensibinin Kapsamı ve ...
218
koruduğu, başka bir ifadeyle failin lehine olduğu sonucuna ulaşmakta-
dırlar; çünkü failin gerçekleştirmiş olduğu haksız ve kusurlu davranışa
ilave olan bu objektif cezalandırılabilme şartları, failin sorumluluk ala-
nını genişletmemekte, aksine daraltmaktadırlar; bu nedenle de objektif
cezalandırılabilme şartları, cezalandırılmayı genişletici değil, tam tersi-
ne cezalandırılmayı sınırlandırıcı bir fonksiyon ifa etmektedir
69
.
Fakat sadece suç politikası mülahazaları ile objektif cezalandırıla-
bilme şartlarını savunmak, kusur prensibinden vazgeçmek için yeterli
bir gerekçe oluşturmamaktadır. Tam bu noktada, Türk doktrininde
Ünver
tarafından yapılan ve bizim de altına imza attığımız bir tespi-
ti aktarmak istiyoruz:
“…suç ve ceza hukuku politikası mühalazası, tüm
ilkelerin ve özellikle de ceza sorumluluğunun şahsiliği ve objektif sorumlu-
luk yasağı kuralının veya diğer ilkelerin hiç dikkate alınmayacağı anlamına
69
Ayrıntılı açıklama için bkz. Geisler, Objektive Bedingungen der Strafbarkeit, s.132-
133 (Geisler, hakim doktrin tarafından savunulan görüşü şu şekilde özetlemekte-
dir: Hakim doktrinin bakış açısıyla objektif cezalandırılabilme şartları gerçi
“aşa-
ğıya doğru”
bir sınırlandırmayı kabul etmektedir, çünkü cezalandırılabilme onlara
göre sadece
“cezaya layık kötü bir fiile”
bağlı değildir, ama bu görüşü savunanların
düşüncelerinin temelinde yer alan ve kusur düşüncelerini daraltan yaklaşım
“yu-
karıya doğru”
yani kusursuz bir kişinin cezalandırılması sonucunu doğurmaktadır
ve bu nedenle de caiz değildir.); Stratenwerth, ZStW 1959, s.565-567; Heinrich, AT
I, Rn.134; Kangal, Cezalandırılabilirliğin Objektif Koşulları, s.154; Kudlich, Objek-
tif Cezalandırılabilme Şartı, s.284-285 (Prof.Dr. Sternberg-Lieben, Detlev) (Ancak
Sternberg-Lieben’e göre, olması gereken hukuk açısından objektif cezalandırılabil-
me şartlarına son derece itinalı bir şekilde yer verilmesi gerekmektedir. Çünkü, ob-
jektif cezalandırılabilme şartlarına yer verilmesinin her zaman failin lehine olarak
cezalandırmaya layık bir davranışa ait cezalandırma gerekliliğinin somut ve gözle
görülür şekilde az olduğu olaylar ile sınırlandırılmayarak, failin aleyhine olarak
cezalandırılmaya değer olmanın haksızlığın subjektif unsurlarından ayrılması ve
bu yolla haksızlığın subjektif unsurlarının dışında bırakılması tehlikesi bulunmak-
tadır.); Özgenç, İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6.Bası, Ankara 2011,
s.556; Koca, Mahmut/Üzülmez, İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Bas-
kı, Ankara 2010, s.349; benzer görüşte bkz. Üzülmez/Akkaş, Suçun Yapısında Ob-
jektif Cezalandırılabilme Şartları, s.74 (Üzülmez/Akkaş’a göre, objektif cezalandı-
rılabilme şartları kusur prensibine aykırı değildir. Zira kusur prensibine aykırılığın
kabul edilebilmesi için objektif cezalandırılabilme şartlarının doğrudan cezayı ku-
rucu veya artırıcı bir unsur olması gerekir. Oysa objektif cezalandırılabilme şart-
ları suçun yapısında, kusur yargısında bulunulmasından sonra değerlendirmeye
alınmaktadır. Kanunda tanımlanan haksızlığı gerçekleştirmiş ve hakkında kınama
yargısında bulunulmuş bir kişi, kanun koyucunun ceza siyasetine ilişkin gerekçe-
lerle başka bir şartın gerçekleşmesini de araması ve ancak bu durumda faili sorum-
lu tutabilmesi, ceza sorumluluğunun alanını daraltan bir işlev görmektedir. Bu ne-
denle de, ceza sorumluluğunun alanını daraltan bir kurumun, kusur prensibiyle
bağdaşmadığını söylemek mümkün değildir.); Ancak biz, aktarmış olduğumuz bu
görüşe katılmamaktayız.