

TBB Dergisi 2013 (109)
Uğur ERSOY
229
Bir objektif cezalandırılabilme şartının haksızlık açısından önem
arz edip arz etmediğini anlamak sadece söz konusu normun yorumu ile
mümkün olabilecektir. Bu alanda adeta bir pusula gibi doğru yolu bul-
mayı sağlayacak olan şey
“indirme tezi”
dir (Abzugsthese). Söz konusu
tezin temelinde varsayımsal bir
“rekabet düşüncesi”
yatmaktadır: Faili,
norma karşı gelmekten dolayı objektif cezalandırılabilme şartı olmaksı-
zın cezalandırmamızın mümkün ve caiz olup olmadığının tespiti gerek-
mektedir. Şayet söz konusu şart olmaksızın da failin cezalandırılması
mümkün ve caizdir diyebiliyorsak, söz konusu şartın kanunda tanımla-
nan tipik haksızlık için
“haksızlık açısından önem arz etmeyen”
bir objektif
cezalandırılabilme şartı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Buna karşı-
lık doktrinde söz konusu bu tez
“zayıf şekliyle”
savunulmaktadır: Buna
göre, objektif cezalandırılabilme şartı olmaksızın da cezaya layık bir
haksızlığın varlığından söz edilebilir, ancak cezaya muhtaçlığın söz ko-
nusu olabilmesi için şartın gerçekleşmesi zorunludur.
Geisler
’e göre in-
dirme tezinin bu tür bir ayrıma tabi tutulması, cezaya layıklık ve cezaya
muhtaçlık kavramlarıyla ilgili dogmatik karışıklıklara yol açacağından
kabul edilmemelidir. İndirme tezi gerçek kontrol fonksiyonunu sadece
daha güçlü bir şekilde savunulması şartıyla icra edebilir. Bundan dola-
yı,
“yatıştırıcı”
cezaya layıklık kavramından mantıklı olarak vazgeçmek
gerekir ve objektif cezalandırılabilme şartı olmaksızın da cezaya muhtaç
bir haksızlığın olabileceği kabul edilmelidir
104
.
Geisler
’e göre, konunun iki yönü bulunmaktadır; ilk olarak, objek-
tif cezalandırılabilme şartları sadece kusur prensibinin
“aşağıya”
(nach
unten) doğru sınırlandırılması olarak düşünülebilir. Bu bakış açısıyla,
cezalandırılabilirliğin meydana gelebilmesi için, failin haksız ve ku-
surlu davranışına ilave olarak gerçekleşmesi gereken bazı durumlar
söz konusudur. Durum böyle olunca, objektif cezalandırılabilme şart-
larının ispatlanabilir tarihsel
“sertliği”
bertaraf edilebilir; çünkü bu tür
şartlar failin cezadan kurtulması sonucuna yol açmaktadır. Bu kabul
aynı zamanda hakim doktrin tarafından, objektif cezalandırılabilme
şartlarının kusur prensibi ile bağdaştığını kanıtlamak için de kulla-
nılmaktadır. Buna karşılık, konunun ikinci yönünden bakıldığında,
objektif cezalandırılabilme şartlarının, kusur prensibini sınırlandırma
için bir araç olarak kullanıldığı ve kusur prensibini
“yukarıya”
(nach
104
Geisler, GA 2000, s.179.