

TBB Dergisi 2013 (109)
Uğur ERSOY
239
Konuyla ilgili şu tarz bir düşüncenin yanlış olmayacağını tah-
min ediyoruz: Belirli bir şartın cezayı ağırlaştırıcı veya cezayı kurucu
etkisinin olup olmadığı mahiyet farkına yol açmaz. Örneğin, Al.CK
m.231’de düzenlenmiş bulunan kavgaya katılma suçu: Kanun koyucu
şayet bu suça kusurlu olarak katılmayı mutlak bir biçimde cezalan-
dırarak düzenleseydi ve ağır bir sonucun gerçekleşmesini bir cezayı
ağırlaştırıcı sebep olarak görseydi, bu durum netice sebebiyle ağırlaş-
mış suç için öngörülmüş bulunan düzenlemeyi ihlal etmiş olurdu
148
.
Buna göre cezanın ağırlaştırılması için ön koşul, gerçekleşen ağır sonuç
bakımından en azından taksirle hareket edilmiş olmasıdır
149
. Kanun
koyucu, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda yüksek cezayı, belirli bir
fiilin sonucunun gerçekleşmesinin neden olduğu
“artırılmış haksızlık”
dolayısıyla kabul etmektedir; bu nedenle, netice sebebiyle ağırlaşmış
suçlar, haksızlık unsuru içerisinde gösterilmektedir
150
. Şayet, netice se-
bebiyle ağırlaşmış suçlara karşı objektif cezalandırılabilme şartlarının
farklı yapısı kuşkulu olsaydı, objektif cezalandırılabilme şartları cezayı
belirleyen haksızlık unsuru olurlardı
151
. Sonuç olarak, haksızlık açısın-
dan önem arz etmeyen objektif cezalandırılabilme şartları, fiilin cezaya
layık olan haksızlık içeriği için önemli değildir; sadece bir cezalandır-
manın zorunlu gözükmediği durumlarda, ceza ekonomisi gerekçele-
riyle oluşturulmuş bir kurumdur
152
.
Krause
, objektif cezalandırılabilme şartları ile kusur prensibinin
bağdaştırılması için yapılan bütün çabalara rağmen konunun hala
can
sıkıcılığını
koruduğunu ifade etmektedir. Öte yandan, objektif cezalan-
dırılabilme şartları ile kusur prensibini bağdaştırmak için ileri sürülen
argümanlardan birisi olan suç politikasını ve suç politikasından kay-
naklanan zorunluluklara kulak asılmaması gerektiğini ifade etmekte-
dir. Ayrıca
Krause
, Alman kanun koyucusunun 1979 yılında yapmış
olduğu reform ile objektif cezalandırılabilme şartı içeren bir dizi hu-
susun kanundan çıkarttığını vurgulamaktadır. Bununla birlikte Yazar,
yerinde olarak, bütün dünyada herkesi memnun edecek bir çözümün
hiç kimse tarafından sunulamayacağını da sözlerine eklemektedir. Ya-
148
Stree, JuS, s.466.
149
Stree, JuS, s.466.
150
Stree, JuS, s.466.
151
Stree, JuS, s.466.
152
Stree, JuS, s.466.