

Eşin Rızası
286
nuyorsa, eş de -kendisi borç altına girmeyen kişi olarak- rızasını iradi
temsilci aracılığıyla da verebilmelidir.
105
Ancak verilen rıza yetkisi ve
kapsamı, belirli/belirlenebilir kefaletler için olmalıdır. Eşin rıza verme
konusunda iradi temsilcisi olarak diğer eşi (kefil olma iradesinin sa-
hibini) seçmesi, normun düzenlenme amacıyla örtüşmeyecektir. Yani
kefalet sözleşmesine kefil olarak taraf olma iradesiyle, eş olarak rıza
gösterme iradesi aynı kişide birleşmemelidir.
Kefil olma konusunda verilecek temsil yetkisinin, kefalet sözleş-
mesinin şekil kurallarına tabi olduğunu düzenleyen TBK’nun 583/2.
maddesinin ışığında, eşin rızası için verilecek temsil yetkisinin de ya-
zılı olarak verilmesi gerektiği düşünülebilir. Şekil kurallarının kıyasen
genişletilmesi, TBK’nun 12/1. maddesi
106
gereğince yerinde olmamak-
la birlikte, geçerlilik için olmasa bile, ispat kolaylığı açısından söz ko-
nusu yetkilendirmenin, yazılı şekilde yapılması uygun olacaktır.
107
Kefalet sözleşmesinde eşin rızası açısından özellik taşıyabilecek
diğer ihtimaller, bir eşin diğerine kefil olmasına ya da eşlerin kefalet
sözleşmesinin tarafları olması durumuna ilişkindir. Eşler bir kefalet
sözleşmesinin birlikte kefilleri olabilecekleri gibi; eşlerden biri diğe-
rinin alacağı için de kefil olabilir. Tüm bu olasılıklarda eşin rızasının
aranması gerekip gerekmediği üzerinde durulmasında yarar görül-
mektedir.
Eşin rızasının aranıp aranmadığının inceleneceği ilk ihtimalde, eş-
lerden biri diğerine kefil olmaktadır. Bir bakış açısıyla, eşlerden biri
asıl borç ilişkisinin tarafı olduğuna göre, artık evlilik birliği için ko-
runacak bir menfaat kalmamıştır; bu nedenle diğer eşin kefaleti için
asıl borçlu olan eşin rızanın aranmasına gerek yoktur denilebilir. Ama
TBK’nun 584. maddesinin düzenlenme amacına daha uygun olacak
105
Aynı yönde bkz. Yavuz, N., s. 820; Gümüş, M. A.: Borçlar, s. 308.
106
TBK’nun 12/1. maddesinde
“Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe,
hiç bir şekle bağlı değildir.”
düzenlemesi bulunmaktadır.
107
Benzer bir durum, taşınmaz üzerindeki ayni hak tasarruflarında da söz konusu-
dur. TBK’nun 504/3. maddesi gereğince vekilin taşınmaz üzerindeki ayni hak ta-
sarrufları için özel yetkilendirme arandığı halde, bu yetkilendirme için bir geçer-
lilik şekli TMK’da da TBK’da da öngörülmemiştir. Doktrinde taşınmaz üzerinde
tasarruf yetkisi veren vekalet sözleşmelerinin en azından ispat şekli olarak, resmi
şekilde yapılmalarına ilişkin görüş birliği bulunmaktadır. Eren, F.: Mülkiyet Hu-
kuku, Ankara 2011, s. 210; Oğuzman, K.- Seliçi, Ö., s. 285; Akipek, J. G.-Akıntürk,
T. : Eşya Hukuku, İstanbul 2009, s. 465.